İsrail’in Suriye’ye hava saldırıları ve Suriye’nin hava savunması

Emir Aşnas – @asnasemir

ÇEVİRENİN NOTU: Suriye’ye yönelik müdahale başladıktan sonra 2013 yılından itibaren İsrail’in bu ülkeye hava saldırıları nasıl mümkün oluyordu ve bu saldırılar hâlâ neden devam ediyor? Twitterda havacılık ve benzeri konularda yaygın paylaşımlarda bulunan Suriyeli bir hesabın (@SAMSyria0) İsrail’in 8 yıldır devam eden bu saldırılarını teknik boyutlarıyla açıklayan paylaşımları, bu sorulara cevap veren bir nitelik taşımaktadır.

Bununla birlikte, söz konusu paylaşımlarda yer almayan önemli bir “teknik” konu vardır: Suriye topraklarında kurulmuş olduğu bilinen S-300 savunma sisteminin İsrail saldırılarına karşı kullanılmasının muhtemelen Rusya tarafından tercih edilmediği.

Geçtiğimiz yıllarda İsrail hava saldırılarına ilişkin gözlem ve tahlillerden yola çıkarak, günümüzde ve öncesinde olanlara dair gerçekçi bir fikir vermek açısından bu konuda Suriye hava savunmasıyla ilgili bazı önemli noktalara değineceğim. Mümkün olduğu kadar konuyu dar tutarak, yalnızca temel konuları 3 döneme ayırarak vurgulayacağım.

2016 Öncesi

İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırılarının dayandığı temel, savaşın başında sözde devrimcilerin İsrail’e normalde hayal bile edemeyeceği bir hediye vermeleriydi. Bu da Şam civarındaki hava savunma ağlarının –esas olarak radarların, özellikle erken uyarı radarlarının- tahribiydi. Daha sonrasında İdlib, Halep ve Humus’ta hava savunma bataryaları imha edildi ve sözde devrimcilerin eylemleri, savaşın hemen ardından ve savaşın ilk yıllarında hava savunma fiilen hizmet dışı kalana kadar bu şekilde devam etti. 2013’ten itibaren de İsrail’in Suriye’ye yönelik hava saldırıları başladı ve bugüne kadar devam etti.

Suriye, geniş topraklarını kurtardıktan sonra mevcut hava savunma sistemlerinin büyük bir bölümünü sökerek yeniden konuşlandırmayı başardı ve 2016’dan itibaren savunma sistemleri fiilen yeniden çalışmaya başladı. Ancak, radarların kapsama alanında hâlâ birçok boşluk ve zayıflık vardı..

Teçhizat ve donanım kayıpları telafi edilemedi. Dolayısıyla bu sözde devrimcilerin İsrail’e hizmet dışında bir anlamı olmayan eylemleri, bugün yaşananların temel nedenidir.

2016-2018

2016 yazının sonunda, Suriye hava savunması bu baskınlara karşı koymaya başladı ve ilk gerçek yanıt, Kurban Bayramı’nda Kuneytra’da İsrail uçaklarının sözde devrimcilerin saldırısını desteklemek için müdahale etmesi sırasında oldu.

O dönemde İsrail uçakları, hava saldırıları sırasında Suriye hava sahasını ihlal ediyordu. Suriye savunması ise henüz yeniden inşa ve sınırlı konuşlanma sürecindeydi. Hava saldırılarına Suriye’den cevaplar artmaya devam etti ve hattâ İsrail uçaklarından atılan füzelerin düşürüldüğü oluyordu.

Rusya da ABD’nin Şu’eyrat Hava Üssü’ne saldırısından sonra Suriye’ye sağladığı Pantsir ve Buk sistemlerini belli bir sayıya ulaştırdı. Ancak, istenenin ve fiili ihtiyacın hâlâ altındaydı. Bu kapsamda 2017 yılında Suriye’nin İsrail’in hava saldırılarına karşı koyması giderek büyük ölçüde arttı.

10 Şubat 2018 tarihi ise çatışma kurallarında (rules of engagement) büyük bir değişim noktası oldu. Bir “F-16 Soufa” uçağı düşürüldü ve böylece İsrail Hava Kuvvetlerinin Suriye hava sahasını ihlali (girişi) sona erdirildi (özellikle Buk ve Pantsir hizmete girdikten ve ülkenin çoğu bölgesinde konuşlandırıldıktan sonra). Tabii ki bir alan dışında: Amerika’nın kontrol ettiği Al-Tanf Üssü.

İsrail, uçaklarının Suriye hava sahasından Badiye’ye (Suriye çölü) ve doğu Suriye’ye girmesi, Suriye radarları üzerinde karıştırma operasyonları ile destekleyerek sağlıyor. Bu nedenle hava saldırılarının % 90’ı Suriye hava sahası dışından – Lübnan, Golan ve Filistin’in Celil bölgesi üzerinden- gerçekleştirilir oldu. Son zamanlarda, İsrail uçaklarının saldırı sırasında yoğun bir karşı ateşle karşılaşması, onları Suriye uçaksavarlarının ateşinden daha güvenli bir şekilde kurtulmak için saldırılarını Celil’in engebeli bölgelerinden, Lübnan kıyılarından ve Beyrut üzerinden yapmaya zorladı.

Günümüzdeki durum ve sonuç

Suriye savunmasının İsrail füzelerinin büyük kısmını düşürme başarısının ardından İsrail Hava Kuvvetleri, yaptığı hava saldırılarında daha gelişmiş füze kullanımın yanı sıra hedefin vurulmasını garanti etmek için füze boşaltımı (missile dumping)  stratejisini uygulamış, bir diğer ifadeyle hedefe çok sayıda füze atmaya başlamıştır.

Ayrıca halihazırda İsrail F16 ve F15 uçaklarının büyük miktarlarda taşıyabileceği, süzülme bombalarını (glide bombs) yaygın olarak kullanmakta; yanı sıra kalitatif ve yoğun elektronik karıştırma operasyonlarına ve hayali hedeflerin kullanımına büyük ölçüde başvurmaktadır. Özellikle Suriye’nin bu konudaki envanterinin büyük bir bölümünü oluşturan SA-6, SA-2, SA-3 ve S-200 gibi eski hava savunma sistemlerini pratik olarak etkileyen DRFM-Dijital Radyo Frekans Belleği teknolojisinin İsrail tarafından kullanımı önemlidir.

Sonuçta Buk ve Pantsir sistemlerinin sayıları hâlâ gerçek ihtiyacın altındadır. Yanı sıra çok sayıda düşman füzesi aynı anda ateşlenmekte olduğundan bunlara karşı koymada hava savunmasının büyük zorlukları olmaktadır. Bunlar, hava saldırılarında düşmanın bazı hedefleri vurmadaki başarısının en önemli nedenleridir.