Al-Akhbar, Mahmud Abdullatif, 13 Aralık 2021
Çeviren: Emir Aşnas – @AsnasEmir
Türkiye’deki Suriye muhalefeti, eski Suriye Başbakanı Riyad Hicab’ın üstlendiği ve Ankara ile Doha’nın denetiminde yürüttüğü yeniden yapılandırma projesi kapsamında Katar’daki ilk üslerine dönmeye hazırlanıyor. Projede Rejimi devirme fikrinden vazgeçilmiş olmasının yanı sıra diğer platformlar ve akımlara birlik çağrısında bulunulmaması, İdlib’teki “Kurtuluş Hükümeti”nin dışlanmış olması ve SDG ile ortaklık için şartların konulmuş olması dikkati çekiyor. Sadakat gösterdikleri ülkelerin ve tarafların çeşitliliğinin ve bizatihi isimlerinin çokluğu ile hükümete karşı henüz birleşik bir rakip oluşturamamış olan Suriye muhalefetinin karargâh kurdukları başkentlerin değişmesi, faaliyetleri açısından yeni bir şey getirmemişti. “Suriye Ulusal Konseyi” adı altında kuruldukları Doha’yı terk ederek “Muhalefet ve Değişim Güçleri Koalisyonu” adı altında İstanbul’a gelmiş olan başlıca muhalif güçler, henüz açıklanmamış yeni bir isim altında ilk üsleri Katar’a dönmek için yeniden bavullarını hazırlıyorlar.
Türkiye’deki muhalefete yakın kaynaklar Al-Akhbar’a şunları söyledi: “Türk ve Katar hükümetleri arasında Doha’daki son toplantılar, muhalefetin mevcut aşamadaki hedeflere hizmet edecek şekilde yeniden yapılandırılmasına yönelik bir uzlaşmayla sonuçlandı. Bu uzlaşı, bir yandan alandaki haritanın şeklini esaslı bir şekilde değiştiren diğer yandan da Suriye hükümetiyle görüşmelere dair siyasi süreci etkileyen değişkenler üzerine bina edildi.
Bu konudaki Türk-Katar koordinasyonunun içerikten önce bir şekil değişikliğine yol açacağı görülüyor. Bu da “Suriye Ulusal Konseyi”nin dağıtılarak “Muhalefet Güçleri Koalisyonu”nun oluşturulması ve merkezin Doha’dan Ankara’ya nakledilmesi şeklindeki ilk yeniden yapılanmayı hatırlatıyor.
Bu bağlamda Al-Akhbar’ın elde ettiği bilgiler, “kurumlar ve hedefler düzeyinde muhalefetin yeniden üretilmesi düşüncesiyle Katar’ın başkentinde, kağıt üzerinde yeniden yapılanma projesini tamamlayan eski Suriye Başbakanı Riyad Hicab liderliğindeki yeni bir muhalif oluşumun doğmak üzere olduğunu” teyit etmektedir. Görünen o ki Hicab’ın projesi, “ılımlı” politikalar izlemeyi amaçlayan ve “ulusal çıkar” adı altında bölgesel çatışmalardan kendini soyutlayan (pratik olarak düşman İsrail ile normalleşme ve Direniş Ekseninden uzaklaşma anlamına gelen) “yeni bir Suriye”ye ulaşmak için “Rejimi devirmek” fikrinden vazgeçilmesini temel bir yöntem olarak benimsiyor.
Ancak bu “tarafsız” muhalefet, Hicab’ın Projesi’nde belirtildiği gibi, örneğin “Baas Partisi” gibi diğer siyasi güçlerin ve müttefiki partilerin varlığına tahammül edemeyeceğini vurguluyor. Proje, karşı güçlerin etkisizleştirilmesi için ilk adımın mücadele edilmesi gereken “totaliter partilerden biri” olarak Baas’ın dağıtılmasını öngörüyor. Proje, muhalefetin önce koalisyon içinde, ikinci olarak da diğer akımlarla bir bölünme durumu yaşadığını kabul ederken, Moskova ve Kahire platformları gibi diğer platformlarla birleşmeye yönelik herhangi bir öngörü veya çağrıda bulunmuyor. Ayrıca Heyet Tahrir Şam’ın siyasi yüzü olan “Kurtuluş Hükümeti” ile bir ortaklık da önermiyor. Buna ek olarak, yeni muhalefet oluşumunun, Suriye Demokratik Güçleri’nin-SDG Suriye’nin toprak bütünlüğü konusundaki net tutumunu garanti eden bir çalışma belgesini onaylayan doğrudan bir diyalog gerçekleşmedikçe, SDG ile herhangi bir siyasi konuda ortak tavır almayacağı ifade ediliyor. Proje aynı zamanda muhalefetin önde gelen isimlerini de dışlıyor ve Riyad Hicab’ı Suriye hükümetine paralel bir oluşuma liderlik eden bir figür olarak sunuyor. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun birkaç gün önce Doha’da Hicab ile yaptığı görüşme, Ankara’nın kendisini ana karargâh ve yan kuruluşlar düzeyinde kucaklayacak Doha ile işbirliği içinde yeni bebeği evlat edinmesinin başlangıcından başka bir şey değildi. “Koalisyon”un Türkiye topraklarındaki merkezleri, mevcut yöneticilerinin çekilerek Hicab’ın yöneteceği gelecekteki oluşuma katılmak üzere kendini feshetmesi veya feshedilmesinden sonra paralel karargâhlar olarak kullanılacak.
Öte yandan Al-Akhbar’ın elde ettiği bilgiler, muhalefetin yeniden üretim sürecinin, Anayasa Tartışma Komitesindeki temsilcilerinin kime bağlı olacağı konusunda bir sorunun ortaya çıkabileceğine işaret ediyor. Bu bağlamda, gerek mevcut “Koalisyonu” gerek yerine geçecek yeni oluşumu destekleyenlerin aynı iki ülke olduğu göz önüne alındığında, Anayasa Komisyonu için muhalefetin temsilcileri olarak aynı isimler kabul edilmezse, Hicab’ın oluşumuna bağlı bir referans değişikliğiyle komitenin feshedilme olasılığı (gerek geniş ve gerek küçültülmüş versiyonları için) var görünüyor. Al-Akhbar mini komitedeki “Koalisyon” temsilcileriyle bu konuya açıklık getirmek için temas kurdu. Ancak –muhtemelen şu ana kadar net bilgiye sahip olmadıkları için- bu konuda yorum yapmayı reddettiler.