Nusra Cephesi örgütünün eski Şura Meclisi üyesi Suudi Selefi Şeyh Abdullah El-Muheysini’nin İdlip’ten Türkiye’ye taşındığı iddia edildi.
İdlip’teki kaynaklar, Suudi Şeyh Muheysini’nin eskisi gibi özgürce dolaşamadığını ve İdlip’te devam eden tasfiye operasyonlarının kendisini de hedef almasından korktuğunu aktardı.
Rai Al-Yaum gazetesine göre El-Muheysini, bu nedenle İdlip’ten Türkiye’ye taşındı. Muheysini’nin zorunlu haller dışında İdlip’i ziyaret etmediği de aktarılanlar arasında.
Muheysini’ye yakın kaynaklara göre İdlip’te Hey’et Tahrir Şam ismiyle faaliyetlerine devam eden Nusra örgütü, bazı isimlerin tasfiyesi için yabancı istihbarat örgütleriyle çalışıyor.
El-Muheysini, nisan 2017’de Nusra Cephesi örgütü ile İdlib’deki diğer gruplar arasında patlak veren çatışmalardan dolayı örgütten ayrılmıştı.
El-Muheysini sık sık fetva vererek dünyadaki tüm Müslüman gençleri Suriye’de cihada davet çağrısı yapıyor.
Örgütten ayrılmadan önce Nusra Cephesi örgütünün en önde gelen müftülerinden biri olan El-Muheysini, yabancı cihatçıları Suriye’ye girmeye ve canlı bomba saldırısı gerçekleştirmeye teşvik eden başlıca sorumlulardan biri olarak kabul ediliyor.
İnternet ortamında, canlı bomba saldırısı gerçekleştiren birçok cihatçıya yaptığı konuşmalar ile biliniyor.
El-Muheysini, IŞİD ile Nusra arasındaki savaşı durdurmak ve birlik sağlamak amacıyla şeriat mahkemeleri öneren girişimlerde bulunmak üzere 2013 yılında Suriye’ye giriş yapmıştı.
IŞİD ile aralarında hiç bir fark göremediğini ve cihatçıların aynı safta olması gerektiğini birçok defa dile getiren Muheysini’nin 2013-2014 yıllarında barış girişimleri başarısız olmuştu.
El-Muheysini: Arap Alevilerini yok edeceğiz
El-Muheysini’nin, 2014 yılında Suriye’nin kuzeybatısında yer alan Ermeni keseb kasabasına yönelik saldırıdan sonra yaptığı konuşma internet ortamında paylaşılmıştı.
El-Muheysini 2014 yılında yaptığı konuşmada şunları söylemişti: “Cihat komutanlarının hepsi burada. Ahrar Şam’ın komutanları burada, Nusra Cephesi’nin komutanları burada. Hepimiz cihat için en ön saflarda savaşıyoruz. Tunuslu, Cezayirli, Libyalı, Iraklı, Lübnanlı, Faslı, Bosnalı, Suudi… tüm dünyadan cihatçı kardeşlerimiz burada. Hiç birimizin ismi ve bayrağı geçmiyor. Hepimiz biriz. Savaşmaya devam edeceğiz. Bize terörist diyorlar. Evet, biz teröristiz, teröristiz, teröristiz. Ey Beşşar seni ve aşiretini bitireceğiz. Taifeni (Arap Alevilerini) yok edeceğiz.”
El-Muheysini: Demokrasi küfürdür
El-Muheysini söz konusu konuşmasına şöyle devam etmişti: ”Ey Şam halkı. Bu savaşı biz yürütüyoruz. Sizi kandırmıyor ve aldatmıyoruz; ama otellerde kalanlar, milyarlarca para alıp da sahaya bir kuruş bile vermeyenler sizi kandırıyor. Ulusal Koalisyon sizi aldatıyor. Kan dökenler mücahitlerdir. Ey Şam halkı, bu kanın bedeli de Şam toprakları üzerinde Şeriatı tatbik etmektir. Demokrasi küfürdür. Allah’a küfürdür.
Amerika demokrasi istiyor, biz şeriat istiyoruz. Diğer tugaylar çağrımızdır, ey mücahit kardeşlerim, bu silahları şeriat tatbik edilene kadar indirmeyelim. Silahlarımızın, laiklik, demokrasi ve şirk koşan anayasalara razı olduğunu ilan eden tüm tugay komutanlarına karşı kullanılacağına dair söz veriyoruz.”