Açılış konuşmalarını Bayreuth Üniversitesi öğretim üyeleri Prof.Dr. Paula Schrode’un ve Dr.Hakan Mertcan’ın yaptığı Türkiye ve Almanya’da Arap Aleviler: Tarih ve Güncel Durum Sempozyumu Almanya’nın Bayreuth kentinde gerçekleştirildi.
Arap Alevilerin tarihinde bu kapsamda gerçekleştirilen ilk sempozyum olması açısından önem teşkil eden sempozyum iki gün sürdü. Sempozyum, Bayreuth kentinden yer alan Iwaleahaus Kültür Merkezinin tarihi binasında gerçekleştirildi.
Toplamda 6 oturumun yapıldığı sempozyuma akademisyenler, yazarlar ve gazetecilerin yanı sıra Almanya’nın çeşitli kentlerinde yaşayan Arap Alevi vatandaşlar da yoğun katılım gösterdi.
‘Türk Modernleşmesinde Arap Aleviler’ başlığıyla gerçekleştirilen ilk 2 oturuma ABD, Adana ve Mersin’den akademisyenler Dr.Selim Çakmaklı, Dr.Taylan Koç, Doç.Dr. Ulaş Bayraktar ve Dr. Şule Can’ın yanı sıra SYKP Kurucu Eş Başkanı Tuncay Yılmaz ve gazeteci Hasan Sivri katıldı.
Hakan Mertcan: Bu sempozyum bir ilkti, bu topluluğun sesini aktarmaya devam edeceğiz
Doktorasını ‘Türk Modernleşmesinde Arap Aleviler’ üzerine yapan ve bu konuda birçok çalışma ve yazı yayınlayan, bu konuda birçok ülkede konferanslara ve panellere katılan Dr.Hakan Mertcan, sempozyumun gerçekleşmesinde ve organizasyonunda büyük ölçüde emek verenlerden oldu. 2 gün süren sempozyum süresince yaptığı sunumlar, kısa konuşmalar ve okuduğu şiirlerle sempozyuma tüm coşkusunu ve emeğini veren Dr. Hakan Mertcan, başarılı bir şekilde gerçekleştirilen sempozyumda katılımcılardan tebrikler aldı.
Mertcan, kapanış konuşmasında şunları söyledi:
“Bu topluluk sesi boğulan bir topluluk, boğazına bıçak dayanmış bir topluluk. Çokça konuşacak ve tartışacak konu var. Bu sempozyum bir ilkti. Bayreuth ve Iwalewahaus, bu sempozyum için burayı biz açtı. Aynı bölümde çalıştığımız Prof.Dr. Paula Schrode’un desteğiyle 3 yılı aşkındır çalışmalarımı yürütüyorum. Katılımcılara teşekkür ediyorum. Hepinize tek tek teşekkür ediyorum. 2 gündür sabırla tüm oturumlar yoğun ilgiyle izlendi. Benim büyükdedem ve bu topluluğun büyükleri bize hep güzellikleri öğretti. Ayı, güneşi, insanı, taşı toprağı sev, kimliğini hiçbir zaman inkar etme dedi.
Bu sempozyumu, bu toplumun diğer toplumlardan daha üstün olduğunu anlatmak için yapmadık, bu topluluğun kendisini anlatmak, hakikatı aramak ve tartışmak bu topluluğun sesini taşımak için yaptık.
Tüm derneklere, Avrupa Arap Alevi Federasyonu, Akdeniz Alevileri Kültür Merkezi ve Bayreuth Üniversitesine teşekkür ederim.”
Sempozyumda Suriye savaşı ve savaş süresince Alevilerin uğradıkları katliamlarla ilgili sunum yapan gazeteci Hasan Sivri, sempozyumun tarihi öneme sahip olduğunu ve 2 günlük sempozyumda yapılan değerlendirmelerin çok yararlı olduğunu aktardı.
Greenwich Üniversitesi öğretim üyesi Prof.Dr. Mehmet Uğur yönetiminde ve Dil ve Kültür Politikalarında Arap Aleviler başlığıyla gerçekleştirilen 3. oturuma ise Almanya’dan akademisyenler Heval Bozbay, Dr. Hakan Mertcan, İsveç Uppsala Üniversitesi’nden dilbilimci Mahmut Ağbaht ve Fransa’dan Doç.Dr. Meral Şeker katıldı.
Dilbilimci Mahmut Ağbaht: Çukurova Arapçası hemen hemen yok oldu, Antakya Arapçası yok olmasın
Dil, kültür, Arapça ve anadil üzerine gerçekleştirilen sunumlara katkı veren dilbilimci Mahmut Ağbaht Marbuta Haber’e verdiği demeçte şunları söyledi: “Türkiye’de konuşulan diğer yerel diller gibi Antakya Arapçası yaşam savaşı veriyordu. Deprem felaketi ile birlikte şehirden göç etme zorunda kalma ve geri dönüş belirsizliği Antakya Arapçasının yok olma tehlikesini iyice arttırdı. Ne üzücüdür ki Çukurova Arapçası hemen hemen yok oldu. Birey, sivil toplum, tüm kesimler el birliği ile gerek Antakya Arapçası gerekse diğer anadillerin varlığını sürdürmesi için çabaları arttırmalıyız, yeni yollar bulmalıyız. Ekolojinin, biyoçeşitliliğin korunması ile anadillerin korunmasına yönelik kapsayıcı yöntemler üzerine düşünmek artık hayati öneme sahiptir.”
Sempozyumun 2. günü, ‘Antakya ve Deprem’ başlıklı 4. oturumla başladı. Akademik çalışmalarıyla tanınan Barış Can’ın Samandağ’dan katıldığı oturumda Arap Aleviler ve Arap Hıristiyanların tarihsel dayanışmasını anlatmak üzere gazeteci Leyla Uyar ve deprem sürecindeki ayrımcı politikaları aktaran Yeşil Sol Parti Adana milletvekili Tülay Hatimoğulları yer aldı.
Barış Can: Mülksüzleştirmeye demografik yapı değişimi eşlik ediyor
Sempozyuma video bağlantısıyla katılan Barış Can, Samandağ başta olmak üzere Antakya genelinde depremin etkilerini ve sonraki süreci aktaran Barış Can, bölgeye yönelik mülksüzleştirme ve demografik yapının değiştirilmesi politikalarının tehlikesine dikkat çekti.
Can ayrıca, köy ve mahalle kültürlerinin yok edilmesi ile karşı karşıya olduğunu ve alışılmışın dışında yöntemlerinin konuşulması gerektiğini vurguladı.
Tülay Hatimoğulları: Örgütlenme ve dayanışma dışında seçeneğimiz yok
Marbuta Haber’e demeç veren Hatimoğulları sempozyumda “Arap Alevilerin kimlikleri, kadınların durumu, Suriye savaşı ışığında değerlendirmeler ve deprem süreci ele alındı” dedi. Hatimoğulları şunları da ekledi:
“Özellikle depremde şu anda Antakya bölgesinde, mevcut iktidarın izlediği politika, asimilasyon ve demografik yapıların değiştirilmesi politikaları konusunda toplumun kaygıları oldukça yüksek. Bu sempozyumda bunları değerlendirdik. En önemlisi de Türkiye ve dünyadaki Arap Alevilerinin, ana dilde eğitim hakkı başta olmak üzere, depremde yıkılmış olan bütün kentlerinin kendi demografik yapısına uygun bir biçimde yeniden inşa edilmesi konusunda mücadelemizi büyüteceğiz mesajı verildi bu sempozyumda. Bunun için örgütlenme ve dayanışma dışında hiçbir seçeneğimiz yok.”
Leyla Uyar: Biz Arap Hıristiyanlar ile Arap Alevilerin tarihsel dayanışması önemde
Sunumunda Arap Hıristiyanlar ile Arap Alevilerin tarihsel dayanışmasına değinen Leyla Uyar, Marbuta Haber’e verdiği demeçte şunları söyledi:
“Türkiye‘nin Güneyinde yaşayan Arap Alevi ve Hristiyanların tarihte ve günümüzde kurdukları kültürel dayanışma ağları bugün açısından daha da önem taşıyor. Dün toplumsal hafızaya ulaşmak ve yaşatmak için dayanışıyorken, bugün yıkılan ve tarihsel anlamı hem Arap Aleviler hemde Hristiyanlar için çok önemli olan Antakya’yı kültürel ve tarihsel dokumuza uygun yeniden inşa etmek için dünden daha çok yan yana olma görevi bizi bekliyor.”
Sempozyum, ‘Ortadoğu’dan Avrupa’ya Farklı Coğrafyaların Alevileri’ başlıklı 5.oturumla devam etti. Oturuma Lübnan Alevi İslam Meclisi’nde uzun süre görev almış olan Şeyh Ali Kaddour, Suriye’nin Lazkiye kentinden Somer Sultan, Amsterdam Üniversitesi’nden yazar Meltem Halaceli, İngiltere’den araştırmacı Mithar Mansur ve yazar Hamide Rencüs katıldı.
Şeyh Ali Kaddour: Lübnan’daki Arap Aleviler Lübnan kadar kadimdir
Sempozyuma video bağlantısıyla katılan Şeyh Ali Kaddour, Lübnan’daki Arap Alevilerinin Lübnan’ın esas parçalarından biri olduğunu, yoğunlukla Lübnan’ın kuzey bölgesinde yaşadıklarını, mecliste 2 milletvekili ile teslim edildiklerini ve devlet tarafından resmi olarak tanınan Lübnan Alevi İslam Meclisi altında örgütlendiklerini söyledi.
Sempozyumun ‘Almanya’da Arap Aleviler ve Örgütlenme Çabaları’ başlıklı son oturumu, Türkiye’deki Aleviler üzerine birçok çalışması bulunan Bayreuth Üniversitesi öğretim görevlisi Prof.Dr. Paula Schrode’un konuşması ile başladı. Oturuma Avrupa Arap Alevi Federasyonu (AAAF) yönetim kurulu üyesi Said Diyap, AAAF üyesi Hasan Gökyıldız ve öğretim görevlisi Yılmaz Altundağ katıldı.
Avrupa Arap Alevi Federasyonu Başkanı Fikret Abacı, buna benzer etkinliklerin başka sempozyumlar ve organizasyonlarla daha da ileriye taşınacağını söyledi ve bilim adamlarının ve akademisyenlerin bu tip etkinliklerine destek vermeye devam etme sözü verdi.