7 Ekim’de Filistinli direniş gruplarının başlattığı Aksa Tufanı operasyonundan sonra başlayan İsrail saldırıları henüz Gazze’nin karadan işgaline dönüşmüş değil.
İsrail açısından ilan edilen askeri hedef, Gazze’den Hamas’ı tamamen silmek. Bununla birlikte ABD, savaşın genişlemesinden ve Hizbullah’ın da devreye girmesinden endişe ediyor ve Gazze’nin karadan işgaline yönelik hamle bu nedenle erteleniyor.
The Cradle için bir analiz kaleme alan Hasan Illaik, Gazze’deki kaynaklarının verdiği bilgiye göre, İsrail’in bugüne kadar Hamas’ın askeri altyapısına ciddi bir zarar vermediğini aktarıyor. Dolayısıyla şimdi yapılacak herhangi bir ateşkes, Tel Aviv’in Aksa Tufanı’nda uğradığı kayıpları ‘alenen sineye çekmesi’ anlamına gelecek.
Illaik’e göre İsrail kara savaşı yapmadan bu savaştan çıkamayacak. Yazarın aktardığına göre İsrail ordu sözcüsü Jonathan Conricus, Avustralyalı ABC kanalına verdiği demeçte Hamas’ın iki şartı yerine getirmemesi halinde kara savaşının başlayacağını söyledi: koşulsuz teslim olmak ve tüm İsrailli esirleri serbest bırakmak.
Filistin direnişi ise bu koşulları kesinlikle reddediyor ve savaşı durdurması için İsrail’e baskı yapmak üzere esirlerini kullanmaya devam edecek.
Illaik’e göre İsrail sadece Gazze’deki direniş gruplarına karşı değil, Lübnan, İran ve bölgenin geri kalanındaki düşmanlarına karşı da caydırıcılığını yeniden tesis etmek için bir kara savaşına ihtiyacı olduğuna inanıyor. Bu kara savaşı, Gazze Şehri ve çevresi de dahil olmak üzere, direnişin ordusunun ve kalbinin bulunduğu kuzey Gazze Şeridi’ne odaklanacak. Yazara göre Gazze Şeridi’nin kuzeyinde Hamas’ı ortadan kaldırmak direnişe ‘telafisi yıllar, belki de on yıllar sürecek’ bir yenilgi yaşatır.
Hasan Illaik’e göre işgal güçlerinin Gazze’nin işgalini hâlâ başlatamamasının üç nedeni var:
Birincisi, işgal ordusu Hamas’ı ortadan kaldırma hedefinin kolay bir iş olmadığını çok iyi biliyor. Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, Hamas’ı ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını çünkü Hamas’ın bir ideolojinin ifadesi olduğunu ve ‘insanların kalplerinde ve zihinlerinde’ var olduğunu söylemişti.
İkincisi, Gazze’deki Filistin direnişi kendisini kara savaşına iyi hazırlamış durumda. İsraillilerin 2014 yılında gerçekleştirdiği ve 60 askerin öldüğü, iki askerin de kaybolduğu son operasyon, hiçbir hedefine ulaşamayarak başarısızlıkla sonuçlanmıştı. O dönemde Hamas ve İslami Cihad güçleri bugün sahip oldukları silah, eğitim ve sayı kalitesinin yakınından bile geçmiyordu.
Gazze direnişi tarafından inşa edildiği iddia edilen stratejik yeraltı tünelleri ağı da 2014’ten sonra önemli ölçüde gelişti ve Hamas, İslami Cihad ve diğerlerinin bölgede görünmeden asker, silah ve malzeme taşımasına olanak sağladı.
Illaik, İsraillilerin de genellikle ‘ne pahasına olursa olsun’ uzun süreli savaşlardan kaçınmaya çalıştıklarını öne süyrüyor. Bu nedenle bir kara savaşı durumunda Tel Aviv, Gazze Şeridi’nin kuzeyini aylarca işgal etmesi gerekebileceğinin ve bunun da fiilen mülteci durumuna düşecek olan İsrail’in yerleşimci toplumu üzerinde ciddi sıkıntı ve baskı yaratacağının farkında.
Üçüncüsü, İsrail’in bölgedeki düşmanlarının Gazze’deki direniş üzerindeki baskıyı hafifletmek için başka savaş cepheleri açmasından duyduğu korku. Hem Washington hem de Tel Aviv bu gelişmenin en çok Lübnan sınırında yaşanmasından çekiniyor.
Lübnan sınırında Hizbullah’ın yaptığı operasyonlara, Müslüman Kardeşler’in Lübnan kolu ‘İslami Cemaat’ ve iki savaşçısını kaybeden ‘Lübnan İşgale Karşı Direniş Tugayları’nın yanı sıra Filistinli direniş grupları da (Hamas ve İslami Cihad, 5 kayıp verdi) katıldı.
İsrail’in kara savaşının başlamasını geciktiren dördüncü faktör ise Washington’un herhangi bir bölgesel tırmanıştan önce kendi bölgesel askeri üslerini, varlıklarını ve çıkarlarını güvence altına alma ihtiyacı.
Tel Aviv’in kara harekatını ertelemesinin beşinci ve son nedeni ise, 23 Ekim’de İsrail Ordu Radyosu tarafından açıklandığı üzere, Gazze’de tutulan diğer esirlerin serbest bırakılması için Katar öncülüğünde yürütülen müzakerelere kısa bir süre tanımak. Haberin sızması, Washington’da İsrail’in Gazze kara savaşını sonuna kadar sürdürmekte ısrar etmesi halinde bölgenin Amerikan çıkarlarına zarar verecek şekilde alev alabileceğine dair korkuların dile getirildiği bir döneme denk geldi.
Illaik şöyle devam ediyor:
“Fakat kara savaşının ertelenmesi, savaşın iptal edilmesi anlamına gelmiyor. 2014’te İsrail’in kara saldırısı savaşın başlamasından iki hafta sonra başlamıştı, fakat çağrılan İsrailli yedek asker sayısı 40.000’i geçmiyordu; bugün seferber edilen 300.000 askerin yedide biri.”