ABD, İngiltere ve Fransa, Hizbullah ile İsrail arasında tam anlamıyla bir çatışmanın patlak vermesini önlemek için Hizbullah’ı sınırından geri çekilmeye ‘ikna etmenin’ yollarını araştırıyor.
Financial Times’ta (FT) yer alan habere göre girişim kapsamında Batılı yetkililer Lübnan ve İsrail ile görüşerek her iki ülkenin de 1701 sayılı BM kararını uygulamasını sağlamaya çalışıyor. Tartışılan unsurlardan biri, Hizbullah ile sınır arasında bir tampon oluşturmak amacıyla Lübnan ordusuna bölgede daha büyük bir rol vermek.
Batılı bir diplomat, “İnsanlar bir çözümün nasıl olacağını görebiliyor ama oraya ulaşmak çok zor. Önce İsrail ve Hizbullah’ın savaşmayı bırakmasını sağlamanız ve Hizbullah’ın da bunu kabul etmesini sağlamanız gerekiyor,” dedi.
Aksa Tufanı operasyonunun ardından Güney Lübnan’da da çatışmalar yaşanıyor. İsrail, Lübnan sınırında Hizbullah güçlerinin varlığını artık kabul edemeyeceği uyarısında bulundu ve 2006 BM kararının uygulanmaması halinde askeri olarak harekete geçme tehdidini savurdu.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi olan kişiler, ABD’li, İngiliz ve Fransız yetkililerin gerilimin tırmanmasını önlemek için Tel Aviv ve Beyrut’la, Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin (LAF) güney Lübnan’daki varlığını ve kaynaklarını güçlendirmek de dahil olmak üzere 1701’i uygulama yolları hakkında görüşmeler yaptığını söyledi. Anlaşma sonucunda Hizbullah’ın güçlerini sınırdan geri çekmeyi kabul etmesi umuluyor.
Tartışılan fikirler arasında güney Lübnan’da konuşlu BM gücü Unifil’in güçlendirilmesi ve resmi olarak kabul edilmiş bir sınırın yokluğunda İsrail ile Lübnan arasındaki fiili sınırı temsil eden ‘Mavi Hat’tın resmi olarak çizilmesi çabası yer alıyor.
Görüşmelerle ilgili bilgi verenler henüz erken bir aşamada olunduğu ve aşılması gereken önemli engeller bulunduğu konusunda uyarıda bulundular. Bazı yetkililer görüşmelerin koordine edildiğini söylerken, diğerleri ABD, İngiltere ve Fransa’nın taraflarla ayrı ayrı görüşmeler yürüttüğünü belirtti.
Lübnanlı bir yetkili 1701 sayılı kararın görüşmeler için bir yol haritası sağlayabileceğini söyledi. Fakat yetkili, herhangi bir anlaşmanın Beyrut’un, İsrail’in ülkenin hava sahasını ihlal etmesi ve işgalci gücün bazı bölgelerdeki varlığı da dahil olmak üzere 1701 ihlallerine ilişkin endişelerini ele alması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Yetkili, “İsraillilerin yapmaya çalıştığı şey, Gazze’deki savaşlarını bizi engellemek ya da bize baskı yapmak için bir kaldıraç olarak kullanmak; bu işe yaramayacak. Bizim söylediğimiz yapıcı bir şekilde düşünelim, 1701’i masaya yatıralım, kimin ihlal ettiğini görelim ve uygulanmasını yeniden canlandırmaya çalışalım,” dedi.
Diplomatlar ve yetkililer Hizbullah’ın güney Lübnan’dan tamamen çekilmeyi asla taahhüt etmeyeceğini söylüyor. Fakat diplomatlar, İsrail’in özellikle Hizbullah’ın birkaç bin savaşçıdan oluşan elit bir birimi olan Rıdvan gücüne odaklandığını belirtiyor.
Lübnanlı yetkililer ve Hizbullah’a yakın kişiler örgütün aktif olarak daha geniş çaplı bir bölgesel savaş peşinde olmadığını vurguluyor. Bazıları bunun Hizbullah’ı bir anlaşmayı müzakere etmeye daha açık hale getirebileceğini umuyor; Hizbullah geçen yıl İsrail ve Lübnan’ın deniz sınırının belirlenmesini kabul etmişti.
Görüşmeler hakkında bilgi sahibi bir kişi, “Hizbullah’ın tutumu deniz sınırı müzakereleri sırasındaki tutumuna benziyor: bunu onaylıyoruz demediler ama buna karşı olduklarını da söylemediler. Ve sonuçta bir anlaşma yapıldı,” dedi.
BM’nin 1701 sayılı kararı tüm silahlı milislerin Lübnan’ın herhangi bir yerinde faaliyet göstermesini yasaklıyor fakat milislerin silahsızlandırılması mı yoksa Lübnan hükümetinin kontrolü altına mı alınması gerektiğini belirtmiyor. Bununla birlikte, İsrail hâlâ Lübnan bazı kısımlarını işgal altında tutuyor.