Motasem A Dalloul – Middle East Monitor
Çeviren: Erman Çete – @ermancete
Yerli Arapların kitlesel protestolarının ve Arap milletvekillerinin tehditlerinin ardından İsrail işgal hükümeti Çarşamba günü Yahudi Ulusal Fonu’nun (JNF) Negev’i ağaçlandıracak dev projesini askıya aldı. JNF, İsrail topraklarının yüzde on üçünü hususi olarak Yahudiler tarafından kullanılmak üzere denetleyen bir yarı-devlet organıdır. JNF dikim projesine Pazar günü başladı; 150 milyon İsrail şekeli (48 milyon dolar) değerindeki proje, İsrail Arazi İdaresi’nin gözetimi altında Negev’deki arazinin büyük bir bölümünü ağaçlandırmayı amaçlıyor.
İsrail hükümeti, hükümetin hiçbir zaman tanımadığı birçok Arap köyünü içermesine ve bu nedenle su ve kanalizasyon şebekeleri, elektrik şebekesi ve telekomünikasyon erişimi gibi kamu hizmetlerinden kopuk kalmasına rağmen, bunun devlete ait bir arazi olduğunu iddia ediyor. Fakat sol görüşlü İsrailliler, buranın hükümet ile yerli Arap sakinleri arasındaki bir anlaşmazlığın merkezinde yer aldığını iddia ediyorlar. Yerli Filistinliler, bunun yüzyıllardır üzerinde yaşadıkları kendi toprakları olduğunu biliyorlar.
Ağaç dikmek ve çölü yeşil alana ve ekilebilir araziye çevirmek herkesin mutlu olmasını gerektiren bir şey. Öyleyse yerli Filistinli Araplar neden itiraz ediyorlar?
1940’lardan itibaren Siyonistler Filistin’i işgal etti ve çok sayıda yerli ahaliyi kovdu, onların yerine Filistin topraklarının ve evlerinin “sahipliğini” üstlenen Yahudi göçmenleri getirdi. Bazı Filistinliler şiddetli etnik temizliğe direndi; bazıları yakındaki bölgelere göçtü; kimisi 1948’de işgal edilmeyen alanlara kaçtı ve bazıları da ülkeden tamamen gitti.
İşgal devleti o zamandan beri Yahudi göçmenlere gerçek vatandaşlar gibi davranırken, 1948’den beri işgal edilen topraklarda evlerinde kalmayı başaran asıl yerleşik halk, “tanınmayan” sakinler veya en iyi ihtimalle ikinci sınıf vatandaşlardır. Bunlar Arap İsrailliler olarak anılırlar.
O zamanlar, JNF, sahadaki gerçekleri değiştirmek ve Filistin’i İsrail’e dönüştürmek için, terk edilmiş Filistin köylerinin kalıntıları da dahil olmak üzere işgal altındaki toprakların geniş alanlarında ağaçlandırma projeleri yürütüyordu. 86’sındaki komşum Mustafa Abdül Kumsan, 1948 yılında köyünden sürüldüğünde 12 yaşındaydı. “İşgalden yıllar sonra,” demişti bana, “Köyümü ziyarete gittim. Evlerimizi bulamadım, orman buldum.” İsrail’in Filistinli Arap sakinleri tecrübe yoluyla ağaçlandırma projelerinin yerli Filistinlilerinin etnik temizliğinin kanıtlarının üstünü örtmek için kullanıldığını biliyorlar. Bu nednele asıl amaç, Negev’de ağaçlandırma için herhangi bir ekonomik veya çevresel nedenden bağımsız olarak, bölgedeki yerel Filistinli Arap nüfusunun potansiyel genişlemesinden önce İsrail’in işgal altındaki topraklar üzerindeki kontrolünü güçlendirmektir.
İsrail, 1948’den beri işgal altındaki Filistin toprakları boyunca, özellikle de Negev’de yerli nüfusu sürmeye çalışıyor. Bazı bölgelerde zor yoluyla veya evlerini yıkarak onları uzaklaştırıyor. “Tanınmayan” El Arakib köyü, 2011 yılından bu yana 150’den fazla kez İsrailliler tarafından yıkıldı ve her seferinde sakinleri tarafından yeniden inşa edildi.
Arapları köylerini terk etmeye ikna etmek ve etnik temizliği cilalamak için İsrail birkaç kez onlara kamu hizmetlerinden yararlanabilecekleri yüksek bloklu kentleşmiş bölgelere taşınmaları gerektiğini önerdi. Bu türden tüm teklifler, yerli halk bunların onları kendi topraklarından söküp atmak için yapılan bir üçkağıt olduğunu bildiklerinden reddedildi. Buna İsrailli yetkililer elbette itiraz ediyor.
[Mavi-Beyaz İttifakı’ndan] Milletvekili Alon Tal, Times of Israel’e, “Burada kovmak yok. Bunlar milli araziler; bunları tüm yurttaşlar için korumaya hakkımız var ve bunu yapmanın bir yolu da ağaç dikmek,” diyor. Tal, on yıldan fazla bir süredir JNF’de ağaçlandırmayı denetliyor. “İsrail Arazi İdaresi toprakları tutmak istiyor, ki bu onların görevi. Bedeviler [Negev’deki Filistinliler] gecekonducudur [başkalarının toprağını hukuksuz olarak işgal edenlerdir] ve onların bunu yapmasını durdurmanın bir yolu da ağaç dikmektir.” Knesset üyesinin sözleri, İsrail hükümeti ve JNF’nin ağaçlandırma planının arkasındaki gerçek niyeti ortaya koyuyor.
Negev’deki Filistinliler, İsrail işgali öncesinde kendi topraklarında yüzyıllarca huzur içerisinde yaşamışlardı. Onların varlığı tek başına mülkiyet anlamına geliyordu; bunu kanıtlamak için (çoğu durumda) belgelere ne ihtiyaçları vardı ne de buna sahiplerdi. Ne var ki, işgal devleti bu türden bir mülkiyet kanıtı görmeyi talep ediyor. İsrail, Filistinlileri mülkiyet haklarından yoksun bırakmaya yönelik birçok baskıcı yasa çıkardı ve Negev’dekilerin çoğunun tapu veya benzeri belgelere sahip olmadığını çok iyi biliyor.
1970’lerden beri onlarca Filistinli Arap kendi topraklarının mülkiyetini kanıtlama çabasıyla mahkemeye başvurdu. Ya davaları kaybettiler ya da mahkemeler davaları erteledi. Bu arada işgal makamları, tanınmayan köyleri yıkarak, yaşam koşullarını daha da kötüleştirerek, yeni konutların yapılmasını engelleyerek, ağaçlandırma ve şehircilik projeleri yürüterek toprak hırsızlığını hızlandırdı.
Solcu Negev Birlikte Yaşam Forumu’nun ortak direktörü Hanna Noach, “Günümüzde 125.000 akre [50.585 hektar] ihtilaflı arazi var,” diye açıklıyor durumu. “Bedeviler mahkemeye çağrılıyor ve sahipliklerini kanıtlamaları isteniyor, ancak sözlü gelenek dışında çoğu zaman gösterecek hiçbir şeyleri yoktur.” Bu eski-yeni toprak ilhakının ideolojik hali açıktır. Aşırı sağcı radikal Itamar Ben Gvir, milletvekili ve açıkça Arap karşıtı olan Otzma Yehudit partisinin lideridir. Ağaçlandırma, kendi içinde bir hedef değil, İsrail’in Filistinlilere yönelik etnik temizliğinin bir aletidir.
Jerusalem Post’ın alıntısına göre, “Bugün gündem Negev’e ulaşmak ve İsrail Diyarı için mücadelenin önemli mitsvasının [buyruğunun] parçası olmaktır,” diyordu. Bir dinci-siyonist yetkiliyle, Hebron [El Halil] ve Kiryat Arba’nın eski başhahamı Haham Dov Lior’la konuştuğunu da ekliyordu: “İsrail Diyarı mücadelesi için ağaç dikmenin caiz olduğuna hükmetti ve tüm Knesset üyelerini çölü çiçeklendirmek için Negev’e gelmeye çağırdı.”
Facebook’ta yazan İsrail İletişim Bakanı Yoaz Hendel’e göre, “Ülkede toprağı ekmediğinizde kaybettiğiniz birçok alan var… Tu Bişvat [ekolojik farkındalık günü olarak kutlanan bir Yahudi bayramı] arifesinde, tarımın farkında olunmalıdır ve çözüm her yerde ekimdir ve bu yıl da böyle yapılacaktır.”
İsrail’in niyeti çok açık. Mümkün olan en çok Filistin toprağını, üzerinde yaşayan mümkün olan en az Filistinliyle istiyor. Ağaçlandırma meselesi budur. Konunun ekoloji ve çevre ile hiçbir ilgisi yoktur. Filistinliler bunu anlıyorlar; hepimiz bunu görüyoruz; fakat hiçkimse bunu durdurmak için bir şey yapmıyor, uluslararası toplum oturup izlerken yerel halkı İsrail işgal yetkilileriyle baş başa bırakıyor.