Akevot İsrail-Filistin Çatışma Araştırmaları Enstitüsü’nün talebi üzerine İsrail iki belgenin gizliliğini kaldırıdı.
Haaretz’in haberine göre İsrail’in gizliliğini kaldırdığı ilk belge şubat 1960 tarihli. Toplantı, David Ben Gurion’un danışmanının talebiyle ve “İsrail’deki Arap Azınlığı Hakkında Bir Toplantının Özeti” başlığıyla gerçekleştirildi.
Gazeteci Erman Çete’nin haber ile ilgili tweet dizisine göre bu toplantıda başlıklar halinde şunlar söyleniyor:
-Araplar olabildiğince aşağıda tutulmalı ki sıkıntı yaratmasınlar.
-Filistin toplumunun geleneksel aşiret temelli yapısı korunmalı (iyi bir idare aracı olarak görülüyor)
-Eğitimli Araplar sorun yaratıyor.
-(Araplar) yarı eğitimli olursa endişe etmeye gerek yok.
-Araplar ne kadar gelişirse sorunlarımız da o kadar artar.
-Geleneksel toplumsal rejim korunmalı, çünkü toplumsal ilerlemeyi ve kalkınmanın hızını yavaşlatıyor.
Aynı toplantıda söz alan Şin Bet şefi şunları söylüyor: “Filistinliler eğitilmemeli çünkü devrimleri proletarya değil, semirmiş entelijansiya yapar.” Bir başka polis şefi ise, Arapların toplumsal yapısının korunmasının “gerici” gibi görünebileceğini ama “Bu sayede Arap bölgesini daha iyi kontrol edeceklerini” söylüyor.
Temmuz 1965 tarihli “İsrail’deki Arap Azınlığa İlişkin Temel Politika Yönergeleri” adlı ikinci belge, üst düzey hükümet ve güvenlik yetkilileri tarafından yapılan başka bir toplantıda yapılan düzinelerce sayfa yorum içeriyor. Toplantının amacı, 1948’den bu yana İsrail’in Filistin vatandaşlarına yönelik 17 yıllık politikanın sonuçlarını özetlemek ve bu konuda hem kısa hem de uzun vadeli politika tavsiyeleri vermekti.
1965’teki toplantıda, eski Şin Bet şeflerinden Yosef Harmenlin açık konuşuyor: “Bizim çıkarımız İsrail’i Yahudi devleti olarak korumaktır. Bu temel meseledir. ‘Güvenlik’ dediğimiz zaman kastettiğimiz budur – bir Arap devrimini kastetmemiz şart değil.”
Aynı belgede bir başka polis şefi şunları söylüyor: “Bu tür her adım, neyin Araplar için iyi olduğuna göre göre değil, neyin Yahudiler için iyi olduğuna göre atılmalıdır.”
Savunma Bakanlığı genel direktörü Moşe Kaşti ise “Ben ekonominin liberalleştirilmesinden yanayım. Her ne olursa olsun Araplar arasında liberalleşmeye karşıyım.” ifadelerini kullanıyor.
İsrail Arazi İdaresi Müdür Yardımcısı, ileride yaşanacak bir savaşın “nüfus mübadelesi” için kullanılabileceğini söylüyor. Ona göre, Arap nüfusu İsrail’den tamamen çıkarmak, kendilerinin “nihai hedefi” olmalı.
O dönemin Şin Bet şefi de açık konuşuyor: Arap azınlık devlete asla sadık olmayacak. Arapları kovmak, şefe göre, şu an pratik olarak mümkün değil. Bunun yerine, ülkede “Arapların payının artmaması için” adımlar atılmalı.
Mossad şefi ise 1948-66 yılları arasındaki askeri idarenin çok nazik olduğunu düşünüyor. Filistinlilere daha sert muamele talep ediyor. Mossad şefine göre, ellerinde kırbaç var, ama bunu sadece ses çıkarmak için kullanıyorlar. “Lütfen” diyor şef, “kırbacınız varsa, saldırın.”
En tüyler ürpertici sözlerse, 1948-66 arasındaki askeri idarenin komutanı Verbin’den geliyor: “Bugünün Arapları, 17 yıl öncesinin Arapları değil. Çöl nesli tükeniyor. Canına okuduklarımız, evlerini aldıklarımız, cici olanlarla iyi geçiniyoruz. En kötü olanlar 1940’larda doğanlar. Yarım milyon Arabı kovduk, evlerini yaktık, topraklarını yağmaladık -onların bakış açısından- geri vermedik, toprakları aldık… Kendimize, ‘Siz, Araplar, yaptığımız şeyden mutlu olmalısınız’ diyoruz ama toprakları çaldık ve çalmaya devam edeceğiz ve bizim bakış açımızdan bu ‘Celile’nin kefareti.”
1965 tarihli toplantı belgesine göre Araplara yapılanlar, Celile’den birkaç bin yıl önce Asurluların zoruyla dağıtılan Yahudi aşiretlerinin ‘intikamı’.