SİNSİ NORMALLEŞME: 6 STK İLE İLGİLİ BİR İNCELEME

“Düşmanlarımız her türden halk direnişini terörizm olarak tanımlıyor. Terörizmin ne olduğuna kim karar veriyor, terörizm tanımını kim yapıyor? Benim düşünceme göre terörizm işgaldir. Halkım ve ben işgale karşı savaşma hakkına sahibiz. Başkalarının bu savaşı nasıl adlandırdıklarıyla ilgilenmiyorum.”  – Leyla Halid

Jisr Collective

1. İkilem:

6 Filistinli STK’nın “İsrail” Savunma Bakanı Benny Gantz tarafından terörist olarak sınıflandırılması üzerine, hedef alınan kuruluşlardan biri olan Al Haq bu durumu “bir cezasızlık eylemi” olarak adlandırdı. Al Haq dışında hedef alınan kuruluşlar ise şunlar: Bisan Center, Defence for Children International – Palestine (DCIP), Union of Palestinian Women’s Committees (UPWC), Addameer ve Union of Agricultural Work Committees. “İsrail”in bu kuruluşları hedef alma nedenleri:

  •  Sahada insan hakları prosedürlerinin uygulanmasına olanak sağlayabilecek ve böylece “İsrail”i yaptıklarından yasal olarak sorumlu kılabilecek kuruluşları etkisiz kılmak.
  •  Bahsi geçen “creme de la creme” (https://theworld.org/stories/2021-10-25/israeli-designation-6-ngos-terrorist-organizations-criminalizes-civil-society) kuruluşlara ve genel olarak Filistin yönetimi idaresi altındaki herhangi bir STK’ya yapılacak yabancı yardımları güçleştirmek. 
  • ABD Temsilciler Meclisi ve “İsrail” dahilinde ve dahi Filistin’deki STK çevrelerinde tohumları ekilen Liberal Siyonist ideolojiye doğrudan saldırmak.
  • Normalleşmeyi sosyal alanlar yerine resmi alanlarda sürdürmek.

Bu yazının amacı özellikle üçüncü ve dördüncü maddeleri incelemek. Bahsi geçen 6 STK’nın ikilemi, iki devletli çözümü amaçlayan normalleşme yanlıları için sinsi bir fırsat oluşturdu. Filistin ekonomisinin STKlaştırılması (https://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/0007650319870825?journalCode=basa) Filistinlilerin devrimci özgürlük savaşçılarından hibe ve fonlara bağlı kariyerist aktivistlere dönüşmelerine uzanan sonuçlar doğurdu ve doğuruyor.

“İsrail” ne meşru bir devlet ne de normal bir oluşum; ancak çeşitli uluslararası fon sağlayıcılar tarafından yapılan milyar dolarlık yatırımlar İsrail ile etkileşime girmeyi çokça cazip kılıyor. Normalleşme, “İsrail”in istek ve fikirlerini taşıyan, temsil eden ya da hatırlatan herhangi bir kişi, ideoloji veya varlığı onaylamak veya onunla işbirliği yapmaktır. Bahsi geçen 6 STK’ya baktığımızda ise toplumlararası normalleşme ajandasına sahip oldukları açıktır. 

STKlaşma ayrıca normalleşme için “İsrail” ya da Filistin hükümetleri bir araya gelmeyi reddettiğinde de gerçekleşebilecek yeni fırsatlar sunuyor. 6 STK meselesine müdahil olan The Carnegie Endowment for International Peace (https://carnegieendowment.org/2020/09/15/without-palestinians-israeli-normalization-is-still-beyond-reach-pub-82702) şunları söylüyor:

“Normalleşme, yalnızca devletler arasında resmi diplomatik ilişkiler kurulması anlamına gelmez; bu sadece bürokratik normalleşmenin bir parçasıdır. Şayet normalleşme bundan ibaret olsaydı İsrail şimdiye kadar çok sayıda Arap devletiyle zaten normalleşmiş olurdu. Fas, Umman, Katar ve Tunus, bir dönem İsrail’de ticari ofislere sahipti. Hatta Doha bir süre bir ticari ofisle beraber yerleşik bir diplomatik temsil heyetine ev sahipliği yaptı. Fakat hiç kimse gerçekçi biçimde bunların tamamen normalleşme olduğunu iddia edemez. Genel olarak bu girişimlerden hiçbiri sürekli olmadı, uygulamada oldukları zaman aralığında da toplumlararası bir normalleşmeden bahsedilmesi mümkün değildi.

Normalleşme yalnızca üst düzey yöneticiler arasında yapılan görüşmeler değildir, toplumlararası bir sözleşmedir.”

Toplumlararası ifadesi, insan gruplarının, örgütlerin ya da hareketlerin tümünün etkileşimini içeriyor ki bu bağlamda sosyal medya ve kamu sesinin sözleşmedeki tavrı çok önemli. Çeşitli sosyal medya kampanyalarına, panellere, çevrimiçi konferanslara dikkatle bakın.

2. Sinsi Amerikan Liberal Siyonist Ağı: J Sreet, Foundation for Middle East Peace ve New Israel Fund:

Bahsi geçen 6 STK’dan en az ikisi (Al Haq ve DCIP), Foundation for Middle East Peace (FMEP) gibi New Israel Fund’ın (NIF) yakın işbirlikçisi olan Liberal Siyonist finansman kuruluşları tarafından fonlanıyor. FMEP ve NIF, ABD merkezli ve açıkça Liberal Siyonist bir konumda duran fon sağlayıcılar. Dolayısıyla her ikisi de J Street ile düzenli olarak etkileşimde bulunuyor. 

    J Street:

J Street, Washington Post’a göre (https://www.washingtonpost.com/lifestyle/style/jeremy-ben-ami-winning-a-place-at-the-table-for-j-street/2015/03/26/1acb118e-d33e-11e4-8fce-3941fc548f1c_story.html) kendini “Hem Netenyahu’nun politikalarından hem de AIPAC’e doluşan muhafazakârlardan gittikçe artan bir rahatsızlık duyan Demokratlar için bir alternatif” şeklinde arz eden İsrail yanlısı bir lobi. J Street şuna inanıyor: (https://jstreet.org/policy/palestinian-approaches-to-international-organizations/#.YxXqUHYzZPZ

“Filistinliler, kabul edildikleri organizasyonlara, enstitülere ve kongrelere üye konumu da dahil olmak üzere katılım hakkına sahiptirler. İsrail’in Yahudi halkı için demokratik bir anayurt olarak varlığını sürdürebilmesi için elzem olan iki devletli çözüm hedefine varılabileceğine dair belirsiz ve istikrarsız olasılıklar göz önüne alındığında, Filistinlilerin bu tür forumlara katılımlarının iki devletli çözüm için uluslararası desteğe katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Aynı zamanda tüm bunlar Filistinlileri güvenlik, yönetim ve insan hakları gibi kilit alanlarda devlet olmanın sorumluluklarına bağlı olmaya zorunlu kılmaya yardımcı olacaktır.”

J Street, Nisan 2021’de, Netenyahu-Trump ekibini görmezden gelen bir nitelik taşıyan; “tek taraflı eylem ve agresyon” diye adlandırdığı “İsrail” İlişkilerini Normalleştirme Yasasını memnuniyetle karşıladı. Ayrıca J Street, Filistinlileri normalleşmeye itmenin ve “İsrail”in güvenliğini sağlamanın bir yolu olarak diğer Araplarla normalleşmeyi de methediyor.

      New Israel Fund (NIF):

NIF, Siyonist lobi grubu J Street ile ilgili oldukça iyi bir kanıya sahip, J Street’i “Komşularıyla barış içinde demokratik bir İsrail vizyonunu destleklediği” için övüyor. (https://www.nif.org/press-releases/new-israel-fund-statement-rejection-of-j-street-from-conference-of-presidents/) NIF, “İsrail”in geleceğinden, bu geleceğin eksepsiyonalist pozisyonlar tarafından tehlikeye atılmasından endişeli. “Kendisiyle ve komşularıyla barış içinde yaşayan bir toplumu inşa edebilmek ve yaşatabilmek nihai amacıyla “İsrail’ için çoğulculuk,” “eşitlik,” “azınlıklar için erişim olanakları” sözleri etrafında dönen bir dil kullanıyor. NIF, diğer Liberal Siyonist organizasyonların yanı sıra J Street ile de koalisyon halinde.

      Foundation for Middle East Peace (FMEP):

FMEP, NIF’in yanı sıra Jewish Voice for Peace (JVP), Palestine Legal, If Not Now, Al Shabaka, the IMEU ve Adalah gibi popüler organizasyonları da fonluyor. FMEP’nin fon sağlama felsefesinde tarihsel Filistin’den, Filistin’in uğradığı etnik kıyımdan bahsetmenin yeri yok; ortada yalnızca bir “İsrail’ – Filistin Meselesi” var. FMEP’ye göre Nekbe ya da Nekse sırasında Filistin’den zorla çıkarılmamış bulunan Filistinliler, “Filistin’de kalmalı. FMEP başkanı Lara Friedman, konuyu “çatışma” olarak adlanırıyor. Kendisi, ABD Temsilciler Meclisi üyeleri ve üyelerin çalışanlarının, Washington’da yaşayan diplomatların, dünya genelindeki başkentlerden karar verici konumdaki politikacıların düzenli olarak danıştıkları bir kimse. 2021 yılı başlarındaki bir söyleşisinde (https://fmep.org/resource/canada-talks-israel-palestine-interview-with-lara-friedman/) “FMEP’in yaptığı işin büyük bir kısmının iki devletli çözümü, müzakereyi ve Filistinlilerin haklarını destekleyen organizasyonları desteklemek” olduğunu söylüyor.

FMEP, NIJ ve J Street üçlüsü, destekledikleri STKlar ve dahil oldukları koalisyonlar ile birlikte sinsi türden bir normalleşme ajandası meydana getiriyor. Nihai hedefleri işgali bitirmek böylece işgal altındaki Filistin’in parçalarındaki askeri varlığın geri çekilmesi ve “İsrail”in ülkelerinden çıkarılmış mültecilerle ilgili herhangi bir sorumluluk altında kalmadan varlığını sürdürmesi. Tarihsel Filistin’de yaşayan kayda değer nüfusun “azınlık” muamelesi görmesini normalleştirmek için çalışıyorlar. Filistin’den geriye kalan parçalar dahilinde, gerçek bağımsızlık ve egemenlikten yoksun, kırıntılar üzerinde var olan bir yönetim istiyorlar.

3. “Haklar” Yaklaşımı: Liberal Siyonistler “İsrail”i Eşitlik Söylemi Dahilinde Nasıl Normalleştiriyor

Kâr amacı gütmeyen kurumlar ve STKlar -genelde “sivil toplum” olarak bahsedilir- aracılığıyla uygulanan normalleşme taktiği, Amerikan Liberal Siyonizmi dahilinde oldukça derin köklere sahip bir ideoloji ve kendisini ABD Temsilciler Meclisine yerleştiren Progresif hareket ile uyum içerisinde. Nisan 2021’de Carnegie Endowment for International Peace (CEIP) yeni bir strateji yayınladı. (https://carnegieendowment.org/2021/04/19/breaking-israel-palestine-status-quo-pub-84167) CEIP, Filistinliler dahil olmadan diğer Arap ülkeleriyle normalleşmenin başarılı olmayacağını savunuyor. (https://carnegieendowment.org/2020/09/15/without-palestinians-israeli-normalization-is-still-beyond-reach-pub-82702) Ayrıca CEIP, “Haklar Yaklaşımı” olarak adlanırdıkları şeyi hem FMEP hem de J Street’e sundu. (https://fmep.org/resource/occupied-thoughts-breaking-the-israel-palestine-status-quo-zaha-hassan-and-daniel-levy-with-peter-beinart/

“Haklar Yaklaşımı,” STKlar, seçilmiş devlet görevlileri ve popüler aktivistlere alan açan kolaboratif bir insan hakları savunuculuğu hareketi inşa ederek yozlaşmış Filistin yönetimi ve görüşmeye yanaşmayan “inatçı” “İsrail” hükümeti arasındaki durmuş iletişime bir alternatif sunuyor, böylece “İsrail’in güvenliğini tasdik ve muhafaza ediyor.” Bu normalleşme yanlısı Progresif cephe, iki tarafı da masada istiyor; aşağıdan yukarı bir şekilde önce halkın arasında normalleşmeyi yayarak halkın Filistin ve “İsrail” resmi devlet temsilcilerine normalleşme için baskı kurmasını amaçlıyor.

Bu stratejinin sunduğu “eşitlik,” asla bağımsızlık anlamını içermiyor; bahsi geçen emperyalistler “Filistinlilerin çok uzun süredir yok sayılan haklarına ister Batı Şeria’da olsun, ister Doğu Kudüs’te olsun ister daha spesifik yollarla ‘İsrail’de olsun “eşit ölçüde dikkat gösterecekler.” Yapmak istedikleri tarihsel Filistin’i ortadan kaldırmak ve insan hakları söylemini merkeze alarak Filistinlilerin Geri Dönüş Hakkını engellemek. FMEP gibi hem Filistin hem de “İsrail” STKlarını fonlayan milyon dolarlık fon sağlayacılara baktığımızda iki tarafın da organizasyonlarının çalışmalarını normalleşme ajandası temelinde etkilemeye muktedir olduklarını görebiliyoruz. 

Örneğin, taraflı ve çarpıtıcı yayın Jerusalem Post’a göre Addameer başkanı Sahar Francis, “İsrail” demokrasisi konusunda kaygısını ifade ediyor. (https://www.jpost.com/arab-israeli-conflict/palestinian-ngo-head-calling-us-terrorists-imperils-israeli-democracy-683300) Jerusalem Post, Francis’in “Filistinlileri hedef almak için kullanılan yasalar, herhangi birini hedef almak için de kullanılabilir.” dediğini aktarıyor. Francis, pekala tarihsel Filistin’de hedef alınan Filistinlilerden bahsediyor olabilir; fakat Siyonistler bu ifadeleri Siyonist varlık içindeki kaygıları körüklemek için kullanacaklardır. Tıpkı Yusef Munayyar’in bunu “Uluslararası bir ağ”a kadar taşıyarak yaptığı gibi. (https://foreignpolicy.com/2021/11/05/the-long-arm-of-israeli-repression/)

Sömürge altındaki Filistinliler, Siyonist varlığın tümüne karşı mücadele ederken, özgürlük yolunda işgal hapishanelerindeki mahkumlar açlık grevlerini sürdürürken, tarihsel Filistin’de kitleler Mescid-i Aksa’daki Siyonist varlığına karşı meydanlara çıkarken, kuşatma altındaki Gazze halkı “İsrail” ile normalleşmeyi reddederken “İsrail”in eşitlik sözlerinin herhangi bir anlamı ya da karşılığı yok.

Carnegie analisti şunu vurguluyor: “Başkan Joe Biden yönetimi, stratejisinin merkezine haklar temelinde bir yaklaşım koymalı.” (https://carnegieendowment.org/2021/04/19/breaking-israel-palestine-status-quo-pub-84167) Bahsettikleri insan halkarı, kolonyal sınırlara bağlı ve tam da bu yüzden Liberal Siyonistler, aşırı sağın tek devletli ajandasından endişeliler; çünkü tek devlet koşullarında sonuç olarak Filistinliler ve Siyonistler aynı devletin vatandaşı olacaklar. Bu gerçekleştiğinde insan hakları ve eşitlik meselesi Siyonizm’in üstünlükçülüğü için çok daha zararlı bir nitelik taşıyacak. Liberal Siyonistler, “İsrail”de tam teşekkülü bir insan hakları hareketinden kaçınmak için bu hakları bize, bizi Filistin’in kurtuluşundan ayıracak parmaklıklara sahip kafesler içinde dağıtmak istiyorlar. İşte bu nedenle organizasyonlar Carnegie’nin toplumlararası normalleşme stratejisi tarafından esir alınmış durumda. (https://www.washingtonpost.com/politics/2020/10/26/what-do-ordinary-arabs-think-about-normalizing-relations-with-israel/)

4. İki Devletli Çözümün Canlandırılması: “Haklar “Yaklaşımı”nın ABD Temsilciler Meclisine Yerleştirilmesi

“Haklar Yaklaşımı” doğrultusunda J Street, Joe Biden’a “İsrail” Savunma Bakanı Benny Gantz’i tek taraflı, ABD’yi bilgilendirmeksizin hareket ettiği için kınama çağrısı yaptı; STKların Gantz tarafından terörist olarak adlandırılması, J Street’in, bugünkü statükoyu legalleştirmenin tek yolu olan iki devletli çözüm gayretine de zarar verme potansiyeli taşıyor. (https://jstreet.org/press-releases/israeli-designation-of-palestinian-human-rights-and-civil-society-groups-as-terrorists-is-repressive-and-wrong/#.Yx85TnZBxPZ)

J Street’in, kolonyal varlığa milyon dolarlar değerinde ağır silahlar gönderilmesiyle herhangi bir sorunu yok. Hatta aksine J Street, bu konudaTrump öncesi döneme dönülmesini istiyor. Benjamin Netenyahu’nun ve Siyonist Sağın cüretkar hareketleri Demokratların “İsrail” ile yakın ilişkilerinde gerginliklere neden oluyor. 

Bugün ABD Temsilciler Meclisi üzerinde özellikle “Progresifler” tarafından, müzakerelerin yeniden başlaması ve Yahudi üstünlükçü Siyonist devleti güvence altına alarak cılız bir Filistin devletini beraberinde getirecek iki devlet stratejisi için gereken zorunlulukların yerine getirilmesine dair güçlü bir baskı kurulmuş durumda. Son yayınlanan Bütçe Tasarısı da iki devletli çözüm ajandasında, ABD’nin bölgedeki emperyalist rolünün canlandırılmasında, sonraki yıl “İsrail”e askeri yardım ulaştırılmasında ve Filistin yönetiminin güvenlik aygıtlarının güçlendirilmesinde ısrarlı. (https://jisrcollective.com/pages/HR4731.html) Ancak, Ağustos 2021’de Foreign Affairs’te çıkan bir habere göre çeşitli “İsrailli” ve Filistinli liderler iki devletli çözümün ölü olduğunda hemfikir. (https://www.foreignaffairs.com/ask-the-experts/2021-08-24/two-state-solution-still-viable

ABD Temsilciler Meclisi’nin Demokrat üyeleri, Trump döneminden bu yana ilk J Street heyetini oluşturdular ve hiç vakit kaybetmeden kendi iki devletli çözüm ajandası versiyonlarını sunmak için “İsrailli” seçilmiş devlet görevlileriyle görüşmeler yaptılar. (https://www.haaretz.com/israel-news/2021-11-08/ty-article/.premium/democratic-members-of-congress-brought-to-israel-by-j-street-meet-with-lapid/0000017f-f554-d318-afff-f77792810000) Biden yönetiminde iki devletli çözüm ajandası her zaman çoğunluk desteğine sahipti; fakat bugün J Street, AIPAC yönteminin başaramadığı yeni bir yolu sunma fırsatına sahip. Pek çok kişinin hatalı biçimde müttefik olarak gördüğü Vekil Mark Pocan ve Vekil Jamaal Bowman bahsi geçen normalleşme heyetinin üyeleri. Bir yandan illegal Siyonist yerleşimcilerle görüşmeler yaparken diğer yandan da Liberal Siyonist NIF’ten fon alan Combatants for Peace’in (https://www.timesofisrael.com/idf-officer-seen-shoving-left-wing-demonstrator-let-off-with-censure/) oldukça aktif olduğu Güney Hebron (El Halil) Tepelerinde Filistinlilerle görüşmeler yapmayı ihmal etmiyorlar.

5. 2590 Sayılı Yasa Tasarısı: İnsan Hakları Feryatlarıyla İşgali Derinleştirmek

Vekil Betty McCollum tarafından sunulan 2590 sayılı yasa tasarısı, “Filistinlilerin insan hakları” kisvesi altında iki devletli çözümün ABD Temsilciler Meclisine dahilinde nasıl canlandırıldığının bir örneği. Ne de olsa McCollum, J Street tarafından onay ve destek görüyor. (https://www.timesofisrael.com/j-street-americans-for-peace-now-back-bill-restricting-how-israel-spends-us-aid/) Ayrıca McCollum, daha çok Filistinlinin öldürülmesi ve bölgenin mahvedilmesi için “İsrail”e daha fazla fon sağlanmasını ve “Demir Kubbe” için ek acil durum finansmanı verilmesini onayladı. (https://mccollum.house.gov/media/press-releases/mccollum-statement-hr-5323-iron-dome-supplemental-appropriations-act) Amerikan sivil toplum örgütleri McCollum’ı Filistin halkı için cesaretinden dolayı överken kendisi J Street’teki pozisyonu ile gösteriş yapıyor. US Campaign for Palestinian Rights’ın ev sahipliğı yaptığı ve aşırı şekilde 2590 sayılı yasa tasarısının kabul ettirilmesine odaklanılan bir toplantıda Jewish Voice for Peace’ten bir ulusal lider, 2590 sayılı yasa tasarısının tamamen “İsrail’in daima ABD yasalarına uygun hareket etmesini garanti altına almak” ile ilgili olduğunu söyledi.

Burada Filistinlilerin insan hakları yalnızca piyon.

“İsrail”e yapılan askeri yardımlar Filistinli ailelerin zarar görmesine neden oluğunda yardımların sınırlandırılması çağrısında bulunan tasarı, (https://www.congress.gov/bill/117th-congress/house-bill/2590) argümanını inşa etmek için Defence for Children International – Palestine (DCIP) (https://www.dci-palestine.org/) kaynaklı en az bir sayfa data kullanıyor. DCIP ise normalleşmeci FMEP tarafından fonlanıyor. (https://fmep.org/grant-program/defense-children-palestine/)

6. Gantz, Amerikan Siyonizmi ile “Uç Siyonizm” Arasındaki Çatlağı Gösteriyor

Örneğin NIF, New York’ta aşırı sağ Zionist Advocacy Center tarafından STKları seçim propagandası aracı olarak kullandığı gerekçesiyle dava edildi. (https://www.timesofisrael.com/activist-targets-new-israel-fund-for-electioneering-via-anti-racism-groups/) Fakat, iki tarafın da hukuki konularda pandoranın kutusu açıldığında “İsrail” siyasetinde etkili rollerinin meydana çıkacağını fark etmeleriyle dava düştü. Bu dava, “İsrail”in politik ajandasının değişkenliğini ve dahi “İsrail”in korunmasının daima öncelikleri olduğunu açıkça ortaya koyuyor. (https://charityandsecurity.org/litigation/state-of-new-york-ex-rel-tzac-inc-v-new-israel-fund/

Birbirleriyle çatışmaları, temel olarak iki tarafın da “İsrail”i koruma istencinden kaynaklanıyor. Her iki taraf da bir diğerinin “İsrail”i riske attığı düşüncesinde. İşgal ve ilhaka devam edilmeli mi? Bu durum, Yahudi çoğunluklu bir devleti riske atıyor. Ya da diğer tarafa göre Liberal Siyonizm, tıpkı bir yarışma programındaki gibi “fethettiklerinin” hepsini kaybetmeden önce onları idare etmeye mi çalışıyor? Aşırı sağ Siyonizm, dava açma yolunu tercih ederken Liberal Siyonizm konuyu BM’ye taşımayı tercih ediyor.

“İsrail”in Mayıs 2021’de Gazze’deki suçlarını gösteren bir raporun “İsrail” BM temsilcisi ve Washington elçisi Gilad Erdan tarafından yırtılması, (https://www.haaretz.com/israel-news/2021-10-30/ty-article/.premium/israels-un-envoy-tears-up-human-rights-council-report-at-general-assembly/0000017f-dbae-df9c-a17f-ffbe15210000) böyle bir teatral gösteri, yalnızca Siyonizm’in spektrumunun nasıl da kızışmış ve azgın durumda olduğunu gösteriyor. Gildan Erdan, aynı zamanda Progresif Siyonistleri “İsrail”i riske attıkları gerekçesiyle “dış kadro” şeklinde adlandırarak alaya aldı. (https://www.rollingstone.com/culture/culture-commentary/israel-palestine-jewish-american-support-1172309/) Liberal olmayan Siyonistler, J Sreet’in “Progresif Saflık”ını (https://www.jpost.com/opinion/j-street-is-the-go-to-israel-focused-us-ngo-god-help-us-opinion-667108) “İsrail” için bir risk olarak görüyorlar ve ABD’deki Yahudilerin “İsrail”i, “İsrail”lilerin önemsediği kadar önemsemediğini düşünüyorlar. (https://www.nytimes.com/2021/05/19/us/jews-israel-palestine.html) ABD’deki çatlağın genişliğinin yanı sıra “İsrail” içindeki Siyonistler arasında da atacakları adımlara dair fikir birliği yok. (https://www.timesofisrael.com/liveblog-may-6-2021/)

7. Gantz, 6 STK’yı Liberal “Haklar Yaklaşımı” ve Toplumlararası Normalleşmeyle Savaşmak İçin Hedef Aldı

İlhak yanlısı bir askeri altyapıdan gelen Benny Gantz, “İsrail”in politik kaosu dahilinde merkez-ortayolcu bir figür olarak algılanıyor. (https://www.haaretz.com/israel-news/elections/2020-01-21/ty-article/benny-gantz-government-netanyahu-israel-pm/0000017f-dfab-d3ff-a7ff-ffab09df0000) Gantz, Benjamin Netenyahu’ya karşı yarışırken dahi “İsrail” ile ABD’nin ılımlı Demokratları arasındaki ilişkilerde değişime gidilmesi gerektiğini savunuyordu. Gantz’in 6 STK’yı terörist olarak sınıflandırması “Haklar Yaklaşımı” çerçevesinde hareket eden Progresif Demokratik çevreyi izole etme amacını taşıyor. Ayrıca, 6 STK’yı bir çırpıda kriminalize etme girişimi aynı zamanda bu organizasyonların fon sağlayıcılarını da hedef aldı. Avrupa’dan gelen kayda değer bir miktar var ve Gantz’in bu sınıflandırmasından sonra Avrupalı bağışçılar üzerinde bağışlarını kesmeleri için Siyonist baskı oluştu. Uluslararası mahkemelerde görülen davalarda spesifik olarak Gantz’in adı veriliyor. 

Al Haq, DCIP ve Addameer, insan hakları davalarında yalnızca “İsrail”in değil Filistin yönetiminin de aleyhine yığınla kanıtı elinde bulunduruyor. Temelde bu kurumlar, sözde Filistinlileri temsil eden ve “İsrail”in etkileşime girebildiği resmi organın varlığını tehdit ediyor. Normalleşme, tarihsel olarak devletler arasında resmi ya da ekonomik bağlantılar kurulması olarak değerlendirilir. Ancak, USAID bağışlarını kabul etmeyen bu 6 STK’nın varlığı, ABD’nin Filistin yönetimi dahilinde USAID dağıtıcısı olarak sahip olduğu resmi rolü ortadan kaldırıyor. 6 STK içinden Bisan Center ve Al Haq gibi organizasyonlardan üyeler 2021 yılında Nizar Banat suikastinin ardından katıldıkları protestolarda Filistin yönetimi tarafından tutuklandı. 

Bu tutuklanmaları Liberal Siyonist lobi grubu Avaaz’dan Fadi Quran’ın sinsi bir şekilde gecikmeli olarak tutuklanması izledi. Avaaz, aynı zamanda J Sreet danışma kurulunda hizmet veren Ricken Patel tarafından kurulmuş ve genellikle FMEP – NIF ağı tarafından kullanılan bir dilekçe platformu sağlayıcısı. Quran’ın bahsi geçen tutuklamalardan sonraki gün tutuklanması, FMEP başkanı Lara Friedman ile Filistin yönetimi fiili üyesi Hanan Ashrawi arasında stratejik bir diyaloga meydan verdi. (https://swiss-palestine-network.ch/de/veranstaltungen/alle/270-zoom-xx?date=2021-09-09-17-00) Burada FMEP’nin J Street’e yakınlığını not etmekte yarar var, özellikle J Street, seçim çağrısında bulunduğundan (https://jstreet.org/press-releases/j-street-concerned-by-move-to-postpone-badly-needed-palestinian-elections/#.Yyb2vnZBxPY) bu yana. Ayrıca J Street, muhtemelen AIPAC bağlantılı ılımlı Demokrat Siyonistlerden fikir alan Filistin yönetiminin varlığını sürdürebilme yeterliliğini de sıkça sorguluyor. Quran’ın çalışmalarının çoğu ise toplumlararası forumların potansiyel liderlerini belirlemek için yanlış bilgi ve haberleri yönlendirmek üzerine. (https://www.justsecurity.org/author/quranfadi/

Biden yönetimi, Gantz’in 6 STK’yı terörist olarak sınıflandırması kararında kendisine danışıldığını inkâr ediyor. (https://www.clevelandjewishnews.com/jns/gantz-names-six-palestinian-ngos-as-terror-groups-us-asks-israel-to-clarify/article_731b1b11-750d-56c7-9f52-b11e3594370d.html) Gantz, terörist sınıflandırmasına ek olarak daha fazla illegal yerleşim genişlemesini de deklare etti. Gantz’in ilhak kararı FMEP, NIF, J Street ve “Haklar Yaklaşımı” stratejisi için doğrudan bir darbe. ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Gantz’i arayarak onun ABD’nin genel iki devletli çözüm tavrına aldırmazlığına yönelik konuştu; ancak Gantz ilhaka devam etti. (https://www.reuters.com/article/israel-palestinians-blinken-idAFL1N2RN1YB) Gantz böyle yaparak büyük ihtimalle Demokratlar tarafından öne sürülen iki devletli çözüm yasasına (https://www.politico.com/newsletters/national-security-daily/2021/09/22/an-exclusive-look-at-the-two-state-solution-act-494433) yanıt veriyor; iki devletli çözüm yasasının “ABD’nin sağladığı hiçbir fon, savunma sözleşmesi ya da savunma hizmeti, daha fazla Filistin toprağını ilhak etmek ya da uluslararası olarak tanınmış insan haklarını ihlal etmek için kullanılamaz.” ifadelerini içerdiğine değinmekte de yarar var. (https://www.congress.gov/bill/117th-congress/house-bill/5344?s=1&r=4)

8. Liberal Siyonistlerin Karar Sonrası Tavırları

Washington’da “İsrail”in Filistinli sivillere karşı 3 milyarlık askeri yardımla silahlandırılmasını onaylayan sesler bu 6 STK’ya destek eylemleri düzenlediler ve Liberal Siyonizm’in “Haklar Yaklaşımı”na sadık kalmayı sürdürdüler. 

Vekil Alexandria Ocasio-Cortez ve Vekil Rashida Tlaib ile birlikte Netenyahu’ya silah satışını engelleyen fakat Bannet yönetimine silah satışını onaylayan vekil Mark Pocan, 6 STK’yı savunmanın gerekiliğine dair bir Tweet attı çünkü bu 6 STK “Bölgeye barış getirmek için çalışıyor”du ve Hamas ile Filistin yönetiminin yerelden eleştirisini yapıyorlar”dı. (https://twitter.com/repmarkpocan/status/1451553049013534720) Vekil Mark Pocan, J Street ile oldukça yakın. Pocan’ın ifadeleri, J Street tarafından fonlanan STKları halihazırda “İsrail”in etkileşime girebildiği organlar için bir alternatif olarak gördüğünü gösteriyor. 

Bu arada New York’ta Ilhan Omar, NIF destekli STK “Breaking the Silence” ile bir toplumlararası normalleşme buluşması düzenledi. Buluşmada Gantz’in illegal yerleşimleri güçlendirmesinin ve yetkilendirmesinin “İsrail”in istikrarı için neden olduğu tehdide odaklanıldı. Belirtmekte yarar var ki Ilhan Omar, “İsrail”in silahlandırılması için sunulan bütçe tasarısında “İsrail” lehine oy verdi. 

Gantz’in kararından kısa bir süre sonra Betty McCollum, ABD Temsilciler Meclisini, “Filistin sivil toplumuna yapılacak baskılara herhangi bir hoşgörü gösterilmeyeceğini netleştirmek için, İsrail”in 6 Filistinli insan hakları grubunu etiketlemesini kınamaya çağırdığı” önergenin girişini Tweet attı. (https://twitter.com/BettyMcCollum04/status/1453770023688933376?s=20)

The US Campaign for Palestinian Rights (USCPR), Vekil McCollum’ın J Street’ten aldığı bütün desteğe rağmen onun 2590 sayılı yasa tasarısının tanıtımı için büyük yatırımlar yaptı. USCPR genellikle Jewish Voice for Peace gibi FMEP ve NIF tarafından fonlanan organizasyonlarla koordinasyon halinde. Ayrıca USCPR, sinsi normalleşmeyi dolaşıma sokmak ve yaymak amacıyla, Gantz’e yanıt olarak “Temsilciler Meclisi, Tarafını Seç!” sloganını yaydı. (https://www.instagram.com/p/CVlIUjRJobF/?utm_medium=copy_link)

Hem J Street’in hem de AIPAC’in tarafı belli: “İsrail”in tarafındalar. USCPR Vekil Betty McCollum’ı, McCollum da “İsrail”i seçmeye devam ediyor. Temsilciler Meclisini seçmeye yönlendirdikleri tarafın Filistinlilerle neredeyse hiçbir ilgisi yok; her şey tamamen Liberal Siyonistlere yatırıma yönelik.

9. Sinsi Normalleşme ya da Sızma

Filistin’in kurtuluş mücadelesi, “sivil toplum”un endüstriyel kompleksi olan STKlarda başlamadı. Organizasyonlar, örgütler daima yeniden oluşturulabilir; fakat, ilkeler sonsuza kadar sabit kalmalıdır. İşte bu nedenle anlaşılmalıdır ki tüm bu aktörler tarafından gerçekleştirilen tüm bu eylemlerde herhangi bir çelişki yoktur. Liberal Siyonizm’in Filistin’in dostu rolünü oynadığı bu endüstrinin sinsi doğasına karşı dikkatli olun.

Gantz’in kararının ardından 6 Filistinli STK, aralarında Carnegie Endowment for Inernational Peace (CEIP) de bulunan çeşitli emperyalist organizasyonlar tarafından düzenlenen ve moderatörlüğünü FMEP’nin başkanı Lara Friedman’ın yaptığı halka açık bir çevrimiçi panele katıldı. Oturum sırasında Addameer başkanı Sahar Francis şunları söyledi: “Devletin kuruluşundan sonra… Devlet, İngiltere güvenlik düzenlemelerini kullanmaya devam etti. ‘İsrail’in ‘48’den bugüne kadar temel aldığı terörle mücadele yasaları, hem ‘İsrail’de hem de işgal altındaki topraklarda… ‘İsrail’ Savunma Bakanlığına herhangi bir grubu ya da Devlet politikalarını eleştiren herhangi bir şahsı terörist ilan edebilmesi için büyük bir fırsat veriyor.” (https://www.facebook.com/dawnmenaorg/videos/570799850857963/)

Siyonist varlığın tarihsel Filistin’i işgali kapsamında legal çerçevelerin sunduğu gerçeklik, Batı Şeria ve Gazze’deki askeri kolonyalizm ile aynı değil. İşgal altındaki El Lod’da bir STK’nın beyaz “İsrailli” çalışanının alabileceği legal sonuçlar, Beita’da Beyaz Amerikalı Siyonist yerleşimcilerin toprak hırsızlığına karşı direnen şebab (gençler) için adil değil.

Filistinli STKların, FMEP ve NIF tarafından parasal olarak ya da koalisyon çalışmalarıyla desteklenen yirmi bir “İsrailli” STK ile halka açık olarak bir araya gelmeleri Filistin’de kafa karışıklığını ve gerilimi yükseltti. (https://twitter.com/maisalqinawie/status/1454175203911684101?s=21) Daha önce bu 6 STK için mitinglere katılmış bulunan Filistin halkı, toplumlararası normalleşme konusunda kaygılarını dile getirmeye başladı: Neden Al Haq’ın Ramallah’taki ofisinde “İsrailliler” ağırlandı? (https://twitter.com/ha_matar/status/1453309384168255496?s=21) Bu arada NIF tarafından en yüksek miktarlarla fonlanan organizasyonlardan biri olan, aynı zamanda J Street forumlarının ve kolaborasyonlarının gediklisi Combatants for Peace ise işi “6 NGO ile ‘birleşik bir cephe’ oluşturma fırsatı verdiği için Gantz’e teşekkür” etmeye kadar götürdü. (https://www.facebook.com/270243746419459/posts/4158535287590266/?d=n)

Ramallah’taki bu buluşma, Ekim 2021’de Vekil McCollum tarafından sunulan, Gantz’in 6 STK’yı terörist olarak sınıflandırmasını kınayan mevzuatta dahi geniş yer tuttu. McCollum, hedef alınan 6 STK’yı destekleyen 21 “İsrailli” STK’ya bile referans verdi. (https://www.congress.gov/117/bills/hres751/BILLS-117hres751ih.pdf) Kararnameye “İsrailli” STKların seslerini dahil etmek için onlardan doğrudan alıntı yaptı. (https://www.btselem.org/press_releases/20211025_draconian_measure_against_human_rights) Tüm bunlar, kararnamede bahsi geçen “İsrail’ hükümeti desteğiyle ‘İsrail’ içinde yükselen milliyetçi sivil toplum organizasyonları ve onlarla bağlantılı ‘İsrail’ dışında varlık gösteren organizasyonlar ağına” karşı durmak amaçlı. Şu açıktır ki NIF ile FMEP ve McCullum’ın J Street dostu yaklaşımı arasında bir işbirliği var.

10. Ön Safları Tutmak

Filistinliler uzun zamandır ön safları özgürlük savaşçılarının oluşturduğunu savunuyor. İşçi sınıfından çiftçilere, mahkumlardan kontrol noktalarına taş atanlara, hepsi kamunun çabasını meydana getiren halk hareketleri. Fakat, işte bu çabayı oluşturanlar yavaş yavaş kendilerinin yerine STKları ve avukatları koyan Liberal Siyonist ön safların Liberal Siyonist hedefleri için seçtikleri görüntülere/ imajlara dönüştürülüyorlar. (https://www.frontlinedefenders.org/en/front-line-usa-foundation

“İsrailli” STKlar ile masaya oturan Filistinli “sivil toplum,” Oslo Görüşmelerindeki FKÖ’den farksızdır. STKlaşma, görüşme yapılan masalar ile devletler arasında bir farklılık olduğu algısı yaratır, böylece masalarda bağımsız insanların bir araya geldiği ilüzyonunu oluşturur. Toplumlararası normalleşme stratejisinin ruhu budur. Fakat bir araya gelen insanlar, ipleri ellerinde bulunduran lobi grupları ve fon sağlayıcılar tarafından seçilmiş, forumlar onlar tarafından tasarlanmış; durum ve koşullar yine onlar tarafından manipüle edilmiştir.

Bisan Center, Union of Palestinian Women’s Committees ve Addameer’in de DCIP ve Al Haq’a katılarak yüksek miktarlarda fon alıcısı olup olmayacakları ya da bu etkileşimlerin ardından FMEP, NIF ya da J Street ile daha yakın biçimde çalışıp çalışmayacakları ise belirsiz.

“Beni bir insandan bir davaya dönüştürdün.”
Ghassan Kanafani