Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, olağanüstü Arap-İslam ülkeleri zirvesinde yaptığı konuşmada, Filistin için kınamaların ötesine geçilip somut adımlar atılmasını istedi.
Gazze’ye yönelik saldırının daha önce Filistinlilere karşı işlenen ‘Siyonist katliamlar bağlamından soyutlanarak ele alınamayacağını’ vurgulayan Esad, yalnızca Gazze’den bahsetmenin meseleyi ıskalayacağını, yaşananların ‘75 yıllık Siyonist cürümle ilgili olduğunu’ hatırlattı.
Esad, “Gazze bir bütünün parçasıdır ve Gazze’ye yönelik son saldırı, yetmiş beş yıllık Siyonist cürüm ve otuz iki yıllık başarısız barış dönemine dayanan bir dizi olaydan sadece bir tanesidir; bu olayların tek mutlak ve reddedilemez sonucu, [Siyonist] varlığın saldırganlığını artırması ve Filistinlilerin durumunun daha adaletsiz ve sefil hale gelmesidir,” dedi.
Toprakların ya da hakların ne Filistin’de ne de Golan’da geri alındığına işaret eden Suriye lideri, ‘daha fazla Arap uysallığının daha fazla Siyonist vahşeti’ anlamına geldiğini savundu. “Siyonist varlık barış hakkında hiçbir şey bilmiyor,” diyen Esad, Gazze’ye yönelik saldırının, Siyonistlerin Filistinlilere karşı daha önce gerçekleştirdiği katliamlar ve bunun daha sonra da devam etmesi bağlamından ayrı olarak incelenemeyeceğini kaydetti.
Arap ve İslam ülkeleri olarak Fİlistin meselesini parçalı bir şekilde almaya devam ettikleri takdirde ‘İsrail’in katliamlarını halkın yok oluşuna ve davanın ölümüne kadar tamamlamasının önünün bizim tarafımızdan açılması anlamına geleceğini’ vurgulayan Suriye lideri, “Filistinliler bizden ne istiyor? Bizden önce insani yardıma mı ihtiyaçları var, yoksa yaklaşan soykırımdan önce bizden korunmaya mı ihtiyaçları var?” diye sordu ve şöyle devam etti: “[…] Baskı için gerçek araçlara sahip değilsek, attığımız herhangi bir adımın veya yaptığımız herhangi bir konuşmanın hiçbir anlamı yoktur. Sahip olmamız gereken asgari şey retorik araçlar değil, gerçek siyasi araçlardır ve bunların en önemlisi de Siyonist varlıkla olan tüm siyasi ilişkilerin, ister iktisadi ister diğer konular olsun, siyasi ilişkilerin içerdiği her şeyle birlikte kesilmesidir.”
Beşar Esad sözlerini şöyle bitirdi:
“İki devletten ve barış sürecinin başlatılmasından ve diğer detaylardan ve haklardan bahsetmeye gelince, önemlerine rağmen, bu acil anda öncelikli değiller, bunları konuşmanın meyve vermeyeceğini bilsek bile, çünkü ortak yok, sponsor yok, referans yok ve hukuk yok ve çünkü suçlu hakim olduğunda ve hırsız hakim olduğunda bir hakkı geri getirmek mümkün değil ve bugün Batı’nın durumu budur.
Kardeşlerim, Batılı ülkelere, uluslararası kurumlara ve diğerlerine sorumluluklarını üstlenmeleri yönündeki taleplerimiz dışında, onlar sadece bizim irademizle, halkların ezilmesine ve yağmalanmasına dayanan tarihsel sömürgeci sorumluluklar taşımaktadırlar. Sadece bizim irademizle, ülkelerimizdeki ezici halk kamuoyuyla, bölgemizdeki Filistin direnişinin dayattığı yeni gerçeklikle, bu araçlara sahip olduk. Bu araçları kullanalım ve bize onlarca yıldır kapalı olan siyasi kapıları açan küresel dönüşümden faydalanalım ki bu kapılardan girip denklemleri değiştirebilelim ve Filistin’de yükselen değerli ruhlar, geçmişte yapamadıklarımızı ve bugün ve gelecekte başarmamız gerekenleri başarmanın ödüllendirici bir bedeli olsun.”