Hazal Yalın‘ın haberi
Rusya Devlet Başkanı Putin’in Suriye özel temsilcisi Aleksandr Lavrantyev’in iki gündür son derece dikkat çekici açıklamaları yayınlanıyor.
Lavrentyev dün, İnterfaks’a verdiği beyanatta, İsrail’in Suriye’ye saldırılarıyla ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu saldırılar kesilmeli, bunlar yapıcı değil yıkıcı. İsrail tarafının kaygılarımızı, bu kapsamda Suriye topraklarında şiddetin olası tırmanışından kaygımızı duyacaklarını umut ediyoruz.”
Lavrentyev, Moskova’da İsrailli meslektaşlarıyla yaptıkları görüşmelerde, Suriye topraklarında şiddetin tırmanışına izin verilemeyeceğinin altının çizildiğini vurguladı.
“Sabır tası, bu kapsamda Suriye hükümetinin sabrı da er ya da geç dolacak ve bu saldırılara bir cevap verilecek ve bu da gerginlikte yeni bir tırmanışa yol açacak.”
Geçtiğimiz günlerde Arap basınında, Suriye ve İsrail arasında esir değiş tokuşu konulu görüşmeler yapıldığı haberleri yer almıştı. Lavrentyev bunları yalanlamadığı gibi, dolaylı olarak doğruladı.
“Suriye ve İsrail arasında yürütülen görüş alışverişlerinin ayrıntıları hakkında bilgi sahibi değilim,” diyen Lavrentyev, “saldırıların durdurulması değilse bile insani kayıpların önlenmesi için bunların bildirilmesi konusunda mutabakata varılmasının mümkün olabileceğini” söyledi.
Lavrentyev bugün de TASS’da yayınlanan ayrıntılı mülakatında dikkat çekici ifadeler kullandı.
TASS’ın “İdlib’deki teröristler ortadan kaldırılmalı,” sözlerini başlığa çıkardığı Lavrentyev, Cenevre’deki anayasa komitesi görüşmeleri üzerinde da ayrıntılı olarak durdu
Şam hükümetiyle her konuda iyi ilişkiler içinde olduklarını belirten Lavrentyev, bununla birlikte Şam’a hiçbir konuda emir vermediklerinin ve kararların doğrudan doğruya Suriye hükümeti tarafından alınması gerektiğinin altını çizdi.
Özel temsilci, Cenevre’deki anayasa görüşmeleriyle ilgili olarak, komitenin çalışmalarının desteklenmesi gerektiğini düşündüklerini ve bu sureci gömmek isteyenlere fırsat verilmemesi gerektiğini ifade etti. “Suriye hükümeti bu tutumunu devam ettirecek olursa bu süreç gömülecektir şeklinde konuşmalar oluyor,” diyen Lavrentyev, bununla birlikte Cenevre’de devam eden anayasa reformu görüşme sürecinin “alternatifi olmadığını” söyledi. Görüşmeler çıkmaza saplanacak olursa Şam hükümetinin kendi kontrolü altındaki bölgelerde anayasa reformu çalışmaları yürütmek zorunda kalacağını, bunun da “belli ülkeler tarafından” kabul görmeyeceğini ve karşı koyuşun devam edeceğini belirtti.
Lavrentyev, Şam’ın “önce egemenlik ve toprak bütünlüğü gibi temel ulusal ilkelerin tanınmasından yana olduğunu” ifade etti. Özel temsilci şu ifadeleri kullandı:
“Suriye nasıl bir ülke olacak, laik bir cumhuriyet mi, değil mi, Arap cumhuriyeti mi yoksa sadece Suriye cumhuriyeti mi; bunlardan başka da ilkesel nitelik taşıyan pek çok ihtilaf noktası var. Ancak bunlardan sonra anayasanın yazılmasına başlanabilir.”
Lavrentyev, anayasa komitesi çalışmalarının gidişatının, BM Genel Sekreteri özel elçisi Pedersen’in gelecek hafta Şam’a yapacağı ziyaretin ardından netleşeceğini de ifade etti. Bununla birlikte Pedersen’in Şam’a gitmeden önce Moskova’da aynı konuda Lavrov ile de görüşeceğini hatırlattı.
TASS muhabirinin, “Türkiye tarafıyla iki taraflı temas halindesiniz. İdlib gerilimi azaltma bölgesinde ılımlı muhalefeti teröristlerden ayırma meselesine yönelik diyalog nasıl ilerliyor? Türkiye tarafı bunun olacağına dair garanti veriyor mu ve bu neden şimdiye kadar gerçekleşmedi?” şeklindeki sorusuna ise Lavrentyev şu cevabı verdi:
“Bu çok zor, çok hassas bir mesele. Türkiyeli meslektaşlarımıza İdlib’de bulunan terörist hareketin ortadan kaldırılması gerektiğini ve bunun da durumun derhal yatışmasına yardımcı olacağını her zaman söyledik ve söylüyoruz. Onların tarafından bunu bir şekilde halletmek için kimi girişimler görüyoruz, ama bunun yetersiz olduğunu da görüyoruz. Oradaki durumu kontrol eden güçler üzerinde henüz böyle bir etkileri bulunmuyor. İdlib’in büyük bölümü, şu an dışarıdan gördüğümüz kadarıyla Türkiye tarafının taleplerini karşılamaya hazır görünen Hayat Tahrir el-Şam tarafından kontrol ediliyor. Ama gene bir takım meşum planlar peşinde. Mesele şu ki teröristin özü bu; bunlar değiştirilemez fikirler. Teröristti, terörist ve terörist kalacak. Bu nedenle elbette onlardan kurtulmak gerek. Türkiye tarafı, ılımlı muhalefeti İdlib’deki teröristlerle mücadele için harekete geçirmeyi henüz istemiyor. Bana öyle geliyor ki, Türkiye tarafının karşısındaki temel problem bu. Elbette biz, Türkiye tarafına, varılan bütün protokollere uygun şekilde bütün mutabakatları yerine getirmeleri konusunda devamlı ısrar ediyor ve çağrıda bulunuyoruz. Ve durumu istikrara kavuşturmak, bunu da her iki tarafında garnizonlar atamak, sivil halkın bu yoldan normal, güvenli bir şekilde geçebilmesi için güvenlik alanı kurmak suretiyle M4 yolunda yapmak konusunda. Ama henüz böyle bir şey yok.”
Lavrentyev, “ılımlı muhalefetin” teröristlere karşı mücadele etmek olanakları olduğunu belirtirken de şu ifadeleri kullandı:
“En önemlisi, bunların böyle bir arzusu olması; ve Türkiye tarafının da, bir takım radikal unsurları belki hâlâ kendi menfaatleri için kullanmaya çalışmak değil, kesin bir suretle ılımlı muhalefetten yana destek vermek ve tavır göstermek arzusu olması.”
Lavrentyev, Soçi’de Astana formatında 15. Uluslararası Suriye Görüşmelerine katılan muhalefetin terörist gruplarla mücadele etmek niyetini beyan ettiğini hatırlattı ve “eğer bu beyan gerçeklikle örtüşürse, onlarla birlikte çalışmakta doğru adımları attık demektir,” dedi.
Özel temsilci, Türkiye tarafıyla neredeyse haftada bir farklı seviyelerde devamlı temas halinde olduklarını belirtti ve askeri, istihbarat ve dışişlerini saydı. Türk subaylarının Suriye topraklarında bulunması nedeniyle askeri temasın daha sık olduğunu da belirtti.
Sputnik V aşılarının Suriye’ye ulaştırılması konusunda da konuşan Lavrentyev, aşıların yasal kanallardan ulaştırılması gerektiğinin altını çizdi.
“Örneğin söz konusu İdlib halkı herhangi bir aşıyla aşılansa ve mesela bin ya da on bir kişi ölse, sorumluluğu kim üstlenecek?” diye soran Lavrentyev, “Türkiye orada sorumluluğu üstlenir mi? Şüpheliyim,” ifadesini kullandı.
Suriye konusunda yeni Amerikan yönetimiyle yakın zamanda temas kurulmasının planlanmadığını da söyleyen özel temsilci, ABD’nin sessizliğini korumasına bakarak Suriye siyasetinin istikametini belirlemediğini düşündüklerini belirtti. Bu belirsizliğin ne kadar süreceğini bilmediğini söyleyen Lavrentyev, bununla birlikte “üç, dört hafta” ifadesini kullandı.